19 - Hoşuna mı Gidiyor? Beni Deli Ediyor

14.4K 1.3K 1.1K
                                    

İçtenlikle söyleyebilirim ki zeki biriyim. İlkokulda okumayı söken ilk öğrenci bendim, arkadaşlarım matematik problemlerini deftere geçirmekle uğraşırken ben cevabı söylerdim, tüm sınıfın anlamadığı konuları ben anlar ve onlar yüzünden bir kere daha dinlemek zorunda kalırdım, henüz ingilizce dersi görmememize rağmen ingilizce ona kadar bile sayabiliyordum. Ciddi anlamda zekiydim. Lisede ve üniversitede de aynen böyle devam etmişti her şey. Her zaman en yüksek notu ben alırdım ve çoğu zaman çalışmama bile gerek kalmazdı, üstelik sınıftaki arkadaşlarıma da konuları ben anlatırdım, öğretmenlerim her zaman geleceğimin parlak olduğunu söylerlerdi benimse gözüm parlak bir gelecekti falan değildi.. Bunu seviyordum, her şeyi kolayca anlayabilmek inanılmaz derecede hoşuma gidiyordu. Sadece ders konusunda da değildi üstelik bu özelliğim, mesela biri beni kandırmaya çalıştığında hemen anlıyordum, annem mutsuz olduğunda bunu da anlayabiliyor ve onun iyi olabilmesi için uğraşıyordum, Baekhyun sinirlendiğinde tek bir mimiği bile onun sinirli olduğunu anlamama yetiyordu. Bugüne kadar hep böyle sürdürdüm hayatımı, yirmi üç yaşındaydım ve anlamadığım ya da anlamakta zorlandığım tek bir şeye bile denk gelmemiştim. Jongin dışında.

Jongin onuncu derece bir denklem gibiydi. Jongin en karmaşık sistemlerden bile daha karmaşıktı. Jongin'i anlamaya çalışmak bir seksengenin iç açılar toplamının saatte yüz yirmi kilometre açık bir musluktan kapanmamış da kapanmak üzere olan bir şehre gitmesinin kaç saat süreceğini bulmaktan bile daha zordu. Jongin dili yunanca olan bir telefonu kullanmaya çalışmak kadar yorucuydu, hiçbir şey anlamıyordum fakat yine de uğraşıyordum. Jongin eğer bir ders olsaydı şimdiye dek çoktan onunla başa çıkabilmiştim, fakat Jongin en kötü ihtimalle bir dahaki sene alttan alabileceğim bir ders değildi bu yüzden kafayı yemek üzereydim.

Amacı neydi ya da ne yapmaya çalışıyordu bir türlü anlayamıyordum, saatlerce düşünmeme rağmen hala işin içinden çıkabilmiş değildim. Üstelik bunları düşünmek acımı daha fazla artırmak dışında hiçbir şeye yaramıyordu. Karmakarışık bir döngüde kendime çıkış yolu arıyordum. Otoparkta durmuş Jongin'i beklerken daha ne kadar buna katlanabileceğimi düşünüyordum. Tam eve otobüsle dönmeyi düşünürken Jongin'le karşılaşmıştım ve bana onu otoparkta beklemem söylemişti. Ve bahsettiğim şey de tam olarak buydu. Daha o sabah bana aramızdaki şeyin gizli kalmasını söyleyen o değilmiş gibi onu beklememi söyleyebiliyordu. Ben de bekliyordum çünkü katıksız bir salak olmak bunu gerektiriyordu.

Jongin'in neden böyle bir tavır takındığına bir türlü anlam veremiyordum. Hastanedekiler evli olduğumuzu öğrense ne olacaktı yani? En fazla ne olabilirdi ki? Hastanede evli olan bir sürü çift vardı, pekala eşcinsel evlilik yapan sadece bizdik fakat ne fark ederdi ki? Düşünmekten kafayı yemek üzereydim. Jongin benimle evli olmaktan utanıyor olmalıydı, başka hiçbir açıklama bulamıyordum ve bu açıklama da yetersiz geliyordu. Madem benimle evli olmaktan utanıyordu o zaman neden benimle evlenmişti? Döngü bir kere daha devreye girmiş ve bana aynı soruyu sordurtuyordu, Jongin neden benimle evlenmişti?

Otopark yavaş yavaş boşalırken Jongin hala meydana çıkmamıştı. Bir kere daha beni almayı unuttuğunu düşünebilirdim fakat arabası hala otoparktaydı, belki de sadece beni bekletmeyi seviyordu. Ya da onu beklememi seviyordu, bunun gittikçe beni nasıl yıprattığının farkına varmaktan çok uzaktaydı. Benimse beklemekten başka şansım yoktu, aslında vardı fakat söz konusu Jongin olunca bunu görmezden geliyordum. Bir kere daha saate bakıp sinirle ofladım, yorgundum ve hemen eve gidip uyumak istiyordum. Arabanın camına yansıyan görüntüm bile ne kadar yorgun olduğumu bas bas bağırıyordu resmen. Çökmüştüm, hayattan bıkmış bir halim vardı ve bomboş bakıyordum. The Walking Dead Kore'nin Yolu çekilse düzenli kadroya katılan tek zombi bile olabilirdim. O derece muhteşem bir berbatlığa sahiptim o an.

H4N // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin