9 - Seksen Yedi Ay Taksit

13.6K 1.2K 780
                                    

Medyadaki şarkıyla dinleyebilirsiniz.

"Bu nasıl?"

Xiumin son iki saat içinde yetmiş beş defa tekrarladığı soruyu aynada yakalarını düzeltirken bir kere daha sorduğunda onun eline davetiyeyi verdiğim, hatta ona evleneceğimi söylediğim, hatta ve hatta onunla arkadaş olduğum güne bir kere daha lanet ettim. Ve bunu yaptığım her seferin sonunda yaptığım gibi en yakın arkadaşım hakkında böyle düşündüğüm için bu defa kendime lanet ettim. Sinirlerim o kadar hassastı ki düşüncelerime yön veremiyordum. Her an bir köşede çığlık atmaya başlayabilir ya da içinde bulunduğumuz mağazayı ateşe verebilirdim. Her şey tamamlanmıştı, son bir haftanın içine girmiştik. Kendimden beklemeyeceğim bir sabırla her şeyin üstesinden gelmiştim. Jongin'in annesinin istediği gibi Kim ailesine (iç sesim burada devreye girip papucumun Kim ailesi demekten onur duyar) uygun bir düğün hazırlamıştım. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş ve halletmiştim, üstelik tüm bunları yaparken her gün işe gitmeyi de ihmal etmemiştim. Her şeye tek başıma dayanmıştım fakat o an bunu daha fazla sürdüremeyeceğimi düşünüyordum. O güne kadar uğraştığım hiçbir şey Xiumin için kıyafet seçmekten daha zor değildi ki buna benim ve Jongin'in damatlıklarını seçmek de dahildi. Xiumin o an resmen ömrümün kotasını sömürüyordu.

Xiumin aynada kendisini yeterince izlemiş olacak ki zarif bir hareketle bana döndü, yüzünde kendinden hoşnut bir gülümseme vardı ve ben kesinlikle haksız olduğunu söyleyemezdim. Tüm karın kaslarını ortaya seren bembeyaz bir gömlek giymiş, gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıyırmıştı. Belirli aralıklarla altın rengi çizgileri olan ince siyah bir kravat takmıştı boynuna. Kravatıyla tamamen aynı renk dar bir kumaş pantolon giyinmişti. Sivri burunlu ayakkabıları resmen parıldıyordu.

Mızmızlanmaktan kendimi alamıyordum saatlerdir. "Bu haksızlık." dedim şımarık bir kız çocuğu edasıyla. "Hepiniz benden kat kat kat daha fazla yakışıklı olacaksınız, şu haline bak."

"Düğünün en yakışıklı erkeği sen olacaksın inan bana."

Xiumin bunu dedikten sonra bir kere daha aynaya dönüp herhangi bir sorun var mı diye kontrol etmeye başladı. Dediği şeye inanmak biraz zordu çünkü Tanrı aşkına karşımda resmen bir ilah gibi duruyordu. Üstelik diğerlerinin de ondan farkı yoktu. Herkes hatta hala her fırsatta bana laf sokmaya devam eden Baekhyun bile düğün için mükemmel bir şekilde hazırdı. Hepsi o takımların içinde birer beyaz atlı prense dönüşüyorlardı. Bense son zamanlarda resmen külkedisinin erkek versiyonu gibiydim. Evet düğün için her şey mükemmel bir şekilde hazırdı fakat ben değildim. Saçım başım birbirine girmiş, gözaltların resmen gözlerimle aynı rengi almışlardı ve düğüne kadar nasıl toparlanacağım konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu.

Xiumin üstünü değiştirmek için tekrar kabine girdiğinde ayağa kalktım. Bunun son deneyeceği kıyafet olacağını umuyordum çünkü gerçekten de fenalık basmıştı. Sadece beş dakikalığına uğrayacağım mağazadan saatlerce çıkamamıştık. Buraya geliş amacım üç hafta önce sipariş verdiğim damatlıkları almaktı fakat evden çıkarken Xiumin'e yakalanmıştım ve o da düğün için hala bir şeyler bulamadığını bu yüzden benimle gelip gelemeyeceğini sormuştu. Doğrusunu söylemek gerekirse evet derken Xiumin'in haftalardır kıyafet baktığından ve hala (buradaki kilit nokta 'hala') bir şeyler bulamadığından haberim yoktu. Dolayısıyla saatlerdir aynı mağazanın içinde olmamız benim için tamamiyle sürpriz olmuştu.

Bacaklarımı hareket ettirebilmek adına mağazının içinde küçük adımlar atıyordum. Buraya ilk olarak haftalar önce gelmiştim. Sadece takım elbise diken ve satan özel butik tarzı bir yerdi. Organizasyon firmasının bağlı olduğu yeri beğenmemiş, Jongin'in özel mağazasına gitmeyi istememiş ve burayı bulmuştum. Son iki haftadır bulduğum her fırsatta prova yapmaya geliyordum, benim aksime Jongin ise sadece beden ölçülerini göndermiş kumaşı seçme işini bile bana bırakmıştı. Sanki hiçbir şeye karışmama konusunda özel bir inat sürdürüyor ve kendi düğünü değil de bir başkasının düğünüymüş gibi davranıyordu. Onun bu tavırlarına karşı nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Düğünümüze son bir hafta kalmıştı ve biz birbirimizden gitgide daha da uzaklaşıyorduk. Beraber uyuduğumuz gecenin ardından her şey birdenbire daha da kötüleşmişti. Evren o gecenin intikamını alıyordu sanki.

H4N // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin