Yatak Odası Medyada
FECİ ÖNEMLİ NOT: şimdi arkadaşlar şuraya bir toparlanıyoruz durum ciddi. Hikayenin en başlarından beri inanılmaz derecede rahatsız olduğum bir durum var o da nedir? acaba nedir? tamam şımarmadan söylüyorum ki küfür durumları. Ben normal hayatımda bile cinsiyetçi küfürlere hiçbir şekilde katlanamayan bir insanım, bir de bunu hikayenin altında tepki niyetine görünce kafam atıyor. Yok aq olur yok amk olur yok amınakoyim diye açık açık olur ne yapıyoruz, yorum olarak atmıyoruz. Ay onlar benim genel tepkim diyorsanız ne yapıyorsunuz tepkinizi başka yerlere saklıyor benim sinirimi alt üst etmiyorsunuz (atarım nasıl?) hayır ben illa bir şekilde rahatlıyacağım diyorsanız harika önerilerim var mesela bakın bu Sehun'dan Jongin'e gelsin. "Sen sevda mısın yoksa ağzına bok koyduğumun gerizekalısı falan?" di mi ama ne kadar harika. Bu bölümü de sırf bu notu yazmak için yazdım, üzülerek diyorum artık bu saydıklarımdan birini bile görürsem direkt spam çünkü herkesin sevmediğ bir şey vardır benimki de bu (aslında sebebi çok açık fakat size oturup burada bunu anlatırsam hikayenin amacı sapar susuyorum ondan) her neyse çok uzattım (yok cnm) hikayeye geçebilirsiniz, hepinizi öpüyorum.
Evrenin de tıpkı Xiumin gibi düşündüğünü o sabah fark ettim. Uyandığımda geceden kalmanın sinir bozucu sersemliği üzerimdeydi, gece şezlongun üzerinde uyuyakaldığım için her tarafım tutulmuştu, sabah güneşi doğrudan üzerime vuruyordu ve gözlerimi açamıyordum. Baştan aşağı rezil bir durumduydım, havuz olayından sonra çıkartmaya fırsat bulamadığım kıyafetlerim beni çöle düşmüş bahtsız bir bedevi gibi gösteriyordu, gözlerimin çevresinde çapaklar apayrı bir krallık kurmuşlardı, dudaklarımın kenarında kurumuş salyalarıma renk verirsem Joker gibi görüneceğime emindim. Her şey berbat derecede berbattı fakat şükürler olsun ki bir cumartesi sabahındaydık. Boğucu, sıcak, lanet bir cumartesi sabahı.
Zar zor araladığım gözlerimin arasından baktığımda Jongin'in terasta olmadığını fark ettim. Bunu umursamak için çok yanlış bir sabahtaydık, evden çıkıp gitmiş ya da beni orada bırakıp yatak odasına geçmiş olabilirdi, bunlar güneşin doğudan doğması ne kadar olağan bir şeyse o kadar olağandı, bu yüzden hiçbir şekilde umursamadım. Dilim damağıma yapışmıştı, gözlerimi açamıyordum ve bedenimin her bir noktası sızlıyordu. Ayaklarımı büyük uğraşlar sonucu zemine ulaştırdığımda derin bir nefes aldım fakat aynı anda bedenim de ayaklarımın yanına yığılma tehlikesi atlattı, bedenimi dik tutabilmek için insan üstü bir çaba gösterdim. Birkaç dakika oturur pozisyondan ve gözlerim kapalı durduktan sonra bu defa ayağa kalkmak için uğraştım.
Her şey tamamen Sehun'un sabrını nasıl sınarız testinin bir aşaması gibiydi. Banyoya doğru attığım her adım büyük bir işkenceydi ve tamamen ayakta uyuyordum. Gözlerim kapalı bir şekilde önce gömleğimi çıkarıp bir taraflara fırlattım, ardından koridorda bir yandan duvarlara tutunarak yürürken bir yandan da pantolonumu çıkardım. Odaya girdiğimde sadece boxerım ve çoraplarım üzerimdeydi, banyonun kapısında onlardan da kurtulduğumda tek yapmam gereken kendimi duşa kabinin içine atmaktı ve bunun için de tek bir saniye düşünmedim.
Fakat belki de düşünmem gerekiyordu, gözlerimi açıp önce bir etrafı kolaçan etmek ya da birazcık kendime gelmeyi beklemek yapmam gereken şeylerin başındaydı. O güne kadar geceden kalmışlığım başıma birçok dert açmıştı, bir keresinde yine aynen böyle bir sabahta Baekhyun'un bilgisayarına basmıştım, sorun bunu bilgisayar açıkken yapmam ve ikiye ayrılmasına sebep olmamdı. Klozet yerine lavabonun içine yine böyle bir sabahta işemiştim, böyle sabahlar her zaman bir felaketi de kendisiyle sürüklerdi. O sabah da pek bir şey değişmemişti, kendi kendime not düştüm. Koskocaman bir not; bir dahaki sefere eğer geceden kalmaysan ertesi gün tamamen kendine gelmeden yataktan çıkma. Hatta hiçbir şekilde yataktan çıkma, hem belki de böylelikle çırılçıplak bir şekilde çırılçıplak bir Jongin'in karşısına çıkmazsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
H4N // sekai
FanfictionHun for Nini Biliyorum sen de üzüldün ama ben bittim artık, mahvoldum. Beni sen mahvettin demiyorum ama mahvoldum. "Dayanabileceğimizi sandığımızdan çok daha fazlasına dayanabiliyoruz." demişti Frida, ben artık dayanamıyorum Jongin, senin için bile...