4- Mürekkep izi Part II

4.2K 238 10
                                    

Sadece kaderine yön vermeye çalışan bir adam, tekrar aynı kaderi yazdı. Hayatını, ruhunu baştan bir daha yazdı.

----------------------------------------------

Savaş yavaşça ayağa kalktı ve elinde ki fotoğrafa özlem ile bakan kardeşinin yanına gidip elini omzuna koydu. Destek olmak istercesine sıktı.

"Sabır kardeşim. Az daha sabır. O seni hatırlamadan ne sen öleceksin, ne de o... O seni hatırlayacak."


Araf acı ile bir kahkaha kahkaha attı. Ölüm diyordu can yoldaşı. Ölmüştü ki. Yıllar önce ruhu sahte mezarına gömülmüştü...

"Ruhumun öleli yıllar oluyor be Savaş. Sizin gördüğünüz şey sadece boş bir beden."

" Sen sadece yaptığın hatanın ceremesini çekiyorsun Araf. Buna isyan etme, eğer sen yaptığın hataya isyan edersen Cenabı Allah'a isyan etmiş olursun. Bunu yapma. İsyan etme. Şükret Araf.. O kazada ölmediği için şükret!"

"Onun için her zaman şükrediyorum Savaş. Hem de her gün... Artık çok yoruldum. Sekiz yıldır çok yoruldum..." derin bir nefes aldı. Feryat etmek için dudaklarını araladı, gözlerini yumdu.
"Savaş! Hatırlamıyor... Ben onu unutamazken, o beni hatırlamıyor!"

Arkadaşının ıstırap dolu feryadı ile tutmuş olduğu nefesini saldı. Gözlerini yumdu ve söylemesi gereken cümleleri kafasında toparladı. "Derler ki, âşıklar doğarken ikiye ayrılan bir ruhtur. Ve bu iki parça her zaman birbirini bulmaya çalışır.
Sen sadece sabret bekle Lâl seni aramaya çalışacak. Sekiz yıl çok değil mi? Meşhur aşkını merak edip arayacak. Tabi seni ona anlattılarsa..." diye sessizce fısıldadı.

Araf başını iki yana salladı. "Söylememişlerdir. Kim sabıkalı birini söyler ki? Hem... Söyleseler öldü olarak çıkarttığımız yalanı da söylerler. O zaman hatırlasa, canına kıyar. Öyle bir anda hatırlaması gerek ki benim onun yanında olamam gerek...
Sabır nedir biliyor musun Savaş? Sabır kolay bir şey değildi. Sabır nefes almak gibi bir şey değil. Ölmek sabır, yok olmak, parçalamak sabretmek. Ben yok olmak istemiyorum. Ben yaşamak istiyorum.
Sabır insanın acıyı yüzüne ekşitmeden yudum yudum sindirmesidir, sabır söylenmemiş sözlerdir, ifade edilmeyen duygulardır, sabırlı insanın öfkesinden korkacaksın...
Ben bu yüzden sabretmek istemiyorum... Ben hemen onu almak istiyorum. Ben onu tekrar olıp bir bütün olmamızı istiyorum. Yılların hasreti dinsin istiyorum..."


Savaş başını salladı ve gözü duvarda ki saate kaydı. Yedi buçuk olmuştu bile saat. Gözlerini kardeşine çevirdi ve gülümsedi. " Biliyorum, anlamaya çalışıyorum seni... Ama şimdi Lâl'ı görmeye gidelim."

"Çalışarak asla anlayamazsın Savaş. Anlamak için yaşamak gerek. Allah bu acıdan herkesi korusun."

Araf yavaş bir şekilde ayağa kalktı ve masanın üzerinde ki mektup ve resmin biri alıp kıvırdı ardından düzgünce ceketinin iç cebine koydu.

Masanın üzerinde ki diğer şeyleri kutunun içine dikkatlice koydu ve kutuyu eline alıp kasanın yanına gitti. Yere çömelip Kasa'nın şifresini girdi ve kapağını açıp kutuyu kasaya koyup, kapağı kapattı ve odadan çıktı. Savaş gözlerini devirerek hiçbir şey demeden çıkan adamın peşinden gitmek için kalktı ve odadan çıkıp ağır ağır yürüyen deve benzeyen adama bağırdı.

" Kendini nasıl hatırlatacaksın ona? Planın vardır umarım? "

Araf duyduğu ses ile tebessüm etti. " Evet, var. Zamanı gelince öğrenirsin. "

Araf ve Savaş evden çıkmaları üzerine girişte ki arabaya bindiler ve bara doğru yol aldılar...

~ ~ ~ ☆ ★ ☆ ~ ~ ~

Lâl üzerine geçirdiği kıyafetlere son defa aynada baktı ve gülümseyerek odadan çıktı. Ağır ağır merdivenlerden indiği zaman Ceyhun'un kapıya yaslanmış onu beklediğini gördüğü zaman gülümsedi ve kollarını açtı Lâl.

KARA EZEL [ TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin