Hayat işte... Komikti. İnsana bir gün önce kahrından öleceğini düşündürürken şimdi ise nasıl yaşayacağını, yaşatacağını düşündürüyordu.---------------------------------------
Araf gülümseyerek kalktı yatağından. Bugün her ne kadar kabul etmek istemese de, oğlunu. Ezra'yı almaya gidecekti. Pınar'ın yanından. Banyoya girdi ve elini yüzünü yıkarken bir an gerildi.
Pınar'ın hali vakti yerinde değildi. Pınara birçok kez maddi yönden yardım etmeye çalışmışlardı ama pınar hep şiddet ile karşı çıkmıştı. Acaba... Şuan Ezra'ya baka biliyor mu? Diye merak ile düşündü. Ama bakamayacağını biliyordu. Pınar kendisine dahi bakmazken, çocuğuna nasıl bakacaktı... Araf bu gerçeklik ile banyoda çıktı ve apar topar üzerine bir şeyler geçirdi. Eğer o bebek gerçekten onun çocuğuysa, zarar görmesini istemiyordu. Özellikle de geç kalması sebebi ile açlıktan ölmesini. Araf merdiven aşağıya inerken sinirle konudan Savaşın sesini duya biliyordu. Sakinliği ile tanıdığı arkadaşının bu denli delirmiş olması... Oldukça canını sıkmış, aklına olup olmadık saçma şeylerin gelmesine sebep olmuştu.
Araf oturma odasına girdiği zaman kalbi güm, güm çarpıyordu. Merakla onun geldiğini fark etmeyen Savaş'a bir de karşında ki çocuğa baktı. Fal çatalı kaşını kaldırdı ve saldırırcasına konuştu.
" Ne oluyor burada?!"
Araf'ın sesi ile ona dönmüştüler. Alex İstanbul'un korkulan adamına yakın olduğu gerçeği ile korku ile ürperse de ellerini arkasında birleştirdi ve saygı ile başını salladı.
Savaş ona dikkatle bakan yoldaşına baktı ve alt dudağını dişlerinin arasına aldı. Araf'a ne dese, nasıl dese bilmiyordu. Ama Dünkü gibi şak diye söylememesi gerektiğini biliyordu.
"Araf, bak sakin olman gerekiyor. "
Araf duyduğu tedirgin ses ile kaşlarını çattı. Acaba oğluma bir şey mi oldu diye düşüncesine engel olamadı.
"Anlat şunu! "
Savaş derin bir nefes aldı. Dudaklarını arkadaşının cinnet geçirmesinden korkarak araladı.
" Bak öncelikle sakin ol. Önemli bir şeyi yokmuş. Sadece basit bir yara almış. "
Araf kaşlarını çattı. "Kime ne oldu? Ezra mı?"
Savaş başını iki yana salladığı zaman Araf'ın gözleri dehşet ile açıldı. Bu ne demekti? Ezra'ya bir şey olmadıysa... Geriye Lal kalıyordu. Ona mı bir şey olmuştu? Kim yüzünden olmuştu? Eğer Edward piçi Lal'ına saldırmıştır yâda... Bir... Kazadır. Araba kazasıdır. Diye düşündü. Ama düşüncelerin etkisi ile derin bir nefes aldı. Düşüncesi dahi korkunçtu.
"N- ne ka- kazası? " diye titrek bir ses ile fısıldadı. İç sesi adeta delirmiş bir eda ile bas, bas bağırıyordu. Yalvarırım araba kazası olmasın. Yalvarırım olmasın... Ama onun çaresiz sesini sadece o duya biliyordu. Başla kimse dayanıyordu.
"Araba..."
Savaş'ın fısıltısı ile korktuğu başına gelmişti. Şom ağızlıydı işte... Şom ağızlıydı...
Adeta dünyasının başına yıkıldığını hissetti. Nefes alamaz hale gelmişti. Zaten de onsuz nefes alamadığını düşününce, boğulduğunu hissetti. Beyninde ki sesleri, vücudunda ki acıları durdurmaya çalışırken zorlukla konuştu.
" Du- durumu nasıl?"
Savaş: "İyi. Önemli bir şey yok."
Araf başını yukarı aşağıya salladı. "O zaman gidip alalım! " dediği zaman Alex konuya dâhil olması gerektiği düşüncesi ile öksürdü. Araf'ın gözleri öksüren çocuğa döndüğü zaman mırıltısı sinirinden kudurmasına sebebiyet vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA EZEL [ TAMAMLANDI]
Fiksi UmumBaşlangıçları Olamayan Hayatlar - Beklenmedik hayat, beklenmedik ruhu Araf için. Tıpkı Lal Rosa gibi. Genç adamın beklemediği bir anda hayatının ortasına düşen bu güzeller güzeli peri kızını andıran kız, Ay ve güne...