"Hadi Araf! Topu, topu birkaç bavul indireceksin! Acele et! Yoksa Mehmet'i yollayacağım yanına!"
Diye üst kata bağıran Lal'ı duymamazlıktan geldi ve telefona gelen mesaja baktı. Derin bir nefes aldı. Edward'ın Alsan'ın elinde olması gerekmiyor mu diye düşünmeden edemedi. Onu ve Savaş'ı en son hastanelik ettikten sonra Alsan elimizde demişti. Yalan mı söyledi diye düşünmeden edemedi. Bavulları eline aldı ve hızla aşağıya indi. Bavulları yere koydu.
"Hayatım, istersen bir yukarı kontrol et. Belki bir şeyini unutmuşsundur..."
"Unutmamışımdır ama..." dedi ve merdivenleri çıkmaya başladı. Araf merdivenlerden kaybolan Lal ile duvara yaslanmış olan Mehmet'in yakasına yapıştı ve sesini kısık tutmaya çalışarak bağırdı.
"Ulan siz benden habersiz ne boklar karıştırıyorsunuz?!"
"Ne yaptık gene biz?"
Araf derin bir nefes aldı. "Bir de bilmezlikten geliyor! Lan ne bok çeviriyorsunuz siz! Hani Edward elinizdeydi? Balayından sonra halledersin demiştiniz!"
Mehmet yutkundu ve gözlerini kaçırdı.
"Yemin ederim benim bir ilgim yok! Hepsi Alsan'ın sucu. Adamı kaçırınca bir plan yaptım dedi. Ama söylemedi."
Araf, Mehmet'in yakasını bıraktı. "Bir saat sonra gideceğiz. Ve hiçbir şey yokmuş gibi davranacağız! Lal anlamayacak."
Mehmet başını salladı. "Tamam, sen nereden..."
"Mesaj attı piç kurusu! Dikkatli olmalıymışım. Eğer olmazsam elimdekileri kaybede bilirmişim! Lan herif acık acık Lal ve bebeklerim ile tehdit etti beni!" diye kısık sesle gürledi ve sinirle duvara yumruk attığı zaman Mehmet hızla Araf'ı çekti.
"Ne bok yiyorsun sen! Lal görünce neden diye soracak ne diyeceksin?"
"Kapat çeneni sen! Git arabaları ayarla!"
Mehmet başını sallaması üzerine Lal merdivenlerden indi ve kaşlarını çatarak Araf'a baktı. "Neden bağırıyorsun çocuğa?"
Araf gülümsedi ve Lal'ı kollarının arasına aldı. Derin derin kokusunu içine çekti. Hak etti sevgilim. Bir saat sonra gideceğiz. Bazı birkaç takım aksaklıklar çıktı. İstersen uyuya bilirsin..."
Lal başını salladı ve mutfağa gitti bir bardak su içti ve kendisin koltuklara attı. "Bana sarılır mısın?"
Araf büyük adımlar ile karısının yanına gitti ve onu kollarının arasına aldı. Saçlarını okşarken Lal'ın derin bir uykuya daldığını biliyordu...
Sinirle derin bir nefes almasına engel olamadı. Yaşadıkları onca şeye rağmen nasıl Edward'ın ellerinde olduğuna dair yalan söylerdi? Nasıl yaparladı bunu aklı almıyordu. Ama eve gideceği zaman yapacağını biliyordu Araf. Alsan'ı bir temiz haşlayacaktı...
Yaklaşık yarım saat sonra Mehmet kapıda belirdi. "Abi araba hazır."
Araf başını salladı. "Eşyaları götür sen." Demesi üzerine Mehmet kenarda duran valizleri aldı ve çıktığı zaman Araf Lal'ı kucağına aldı ve yürümeye başladı. Evden çıkması üzerine büzüşen Lal'ın üşümemesi için koşar adımlarla arabaya bindiler. Lal'ı göğsüne yatırması üzerine Mehmet arabayı çalıştırdı ve arkalarında ki adamlar ile ilerlemeye başladığı zaman Araf gözlerini kapattı ve yanında olan nefesini ile kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu ama bir işe yaradığı söylenemezdi. Acık acık tehdit almıştı! Hem de Masalının perisi ve doğacak olan çocuğu üzerinden!
Gözlerini sıkıca kapattı. Hiç kimse karısına ve çocuğuna yaklaşamaz, yaklaşmayı aklından geçiremezdi. Evet, geçiremezdi. Buna izin vermezdi!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA EZEL [ TAMAMLANDI]
General FictionBaşlangıçları Olamayan Hayatlar - Beklenmedik hayat, beklenmedik ruhu Araf için. Tıpkı Lal Rosa gibi. Genç adamın beklemediği bir anda hayatının ortasına düşen bu güzeller güzeli peri kızını andıran kız, Ay ve güne...