23- Allah'ın Emri

2.5K 134 4
                                    

Gözler dudaklardan önce tebessüm ederse o sevgiden şüphe edilmez...  

------------------------------------------

Lal bütün gün içinde ki heyecan ile koşuşturup durmuştu. Onu izleyen iki huzursuz göz ile... Ama sonunda bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. Şimdi tek eksik tam zamanın da kapıdan girecek nefesiydi... Heyecandan eli ayağına dolanıyordu.

Ağabeyleri son derce huzursuzdular onun aksine. Dizleri elektrik akımına tutulmuşçasına titriyor, parmaklarıyla masada ritim tutup duruyordular.

Şimal 'in gözleri arada Toprak'a kayıyor. Hani, evlenmesini sıkıntı etmiyordun demek istiyordu ama diyemiyordu. Biliyordu ki: Lal mutlu olsun diye hiçbir şey demeden boyun eğmişti dediklerine...

Lal mutfağa gittiği zaman Şimal oturduğu yerden kalktı ve mutfağa gittiği zaman dirseklerini tezgaha dayamış, elleri ile yüzünü kapatmış kardeşini gördü. Yavaş adımlarla yanına gitti ve kolunu tutu.

"İşin bitti Lal?"

Lal yüzü ellerinin arasından çektiği zaman hafifçe başını salladı ve Lal'ın elini tutup gülümsedi.

"Gidiyoruz."

Lal anlamsızca kaşlarını çattı. Elini tutan ağabeysinin elini sıktı. "Nereye?"

"Merek etme Lal. Seni istemesinler diye kaçırmıyorum... Şu anlık!"

Şimal, Lal'ı çekiştirerek mutfaktan çıkartırken Toprak kaşlarını çatıp onlara bakıyordu. Şimal gene çocuk gibi oyunlar oynamaya başlamıştı...

Toprak: "Nereye?"

Şimal ve Lal dış kapının önüne geldikleri zaman bağırdı. "İşimiz var ağabey!"

Toprak, Şimal'in verdiği cevap ile derin bir nefes aldı ve yanlarına gidip kollarını göğsünde birleştirdi. "Şaka mısın sen? Herife gelmesini söylüyorsun, şimdi ise ardına bile bakmadan Lal'ı alıp götürüyorsun ne haltlar karıştırıyorsun sen?"

"Lal'a da dediğim gibi. Kaçırmıyorum. Yani... Şu anlık!" Lal'a elini uzattı ve sırttı. "Hadi."

Lal ve Şimal merdivenlerden çocuk gibi koşarak indikleri zaman durdular ve kahkahalar ile gülmeye başladılar. Lal başını ağabeysine çevirdiği zaman hayranlık ile ona baktı. Hiç görmediği, sadece fotoğraflarını gördüğü babasına çok benziyordu... Elini yanağına koydu ve okşadı Lal.

"Seni özledim..."

"Bende, kardeşim bende... Ama şimdi göstereceğim yere gitmesek nişana geç kalan o değil, sen olacaksın!" Demesi üzerine apartmandan çıktılar ve gülerek arabaya bindiler. Şimal anahtarı kontağa taktı ve çevirip gaza bastığı zaman Lal nereye gittiklerini çok merak ediyordu. Ama hiçbir şey sormadı. Ağabeysinin en nefret ettiği şeylerden biriydi nereye gidiyoruz ve ne zaman varacağız. En son dediğin onu arabadan atmış ve yarım saat boyunca boş anayolda yürümesine sebep olmuştu...

Yaklaşık yarım saat olmuştu ve Lal nereye gittiklerine dair hiçbir fikri yoku. Birkaç saniye sonra arabanın durması ile başını ağabeysine cevirdi.

"İn şımarık"

Lal ağabeysinin sözüne gözlerini devirdi ve kapıyı açıp arabadan indiği zaman ağabeysi çoktan yanına gelmişti. Elini beline koydu ve ormana doğru yürümeye başladıkları zaman nereye geldiklerini daha da çok merak etmeye başlamıştı.

Kısa süre sonra geldikleri yere hayranlıkla baktı Lal. Orman yolu kaybolmuş, önlerine bir patika çıkmıştı. Bir tarafı yeşillik, bir tarafı nehir olan bir yerdi.

KARA EZEL [ TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin