5- Girdap I

3.8K 198 11
                                    

Zaman karanlık bir girdap gibiydi. Zamanın verdiği hararet ile tüm hayallerini yıkıp geçerdi insan. Ama aynı zamanda Zaman büyük bir şanstı. Her şey zaman ile düzelirdi.

----------------------------

Araf gülümseyerek oturduğu yerden kalktı ve ıslık çalmaya başladı. Bütün geceyi âşık olduğu kadın ile geçirmişti. Onun o eşsiz kokusu ile tekrar hayata dönmüştü. Küçük bir zaman dilimi de olsa onun eşsiz kokusuna doya bilmeye çalışmıştı. Ama beş saat ona az gelmişti...

Araf gülümseyerek mutfağa gitti ve kettle'nin içine su koyup, çalıştırmak için düğmeye bastı. Kalçasını tezgâha dayadı derin bir nefes aldı. Hayla gitmemişti ellerinden ipek gibi yumuşacık saçları. Hayla burnunda dayalı bir nar varmış gibi hissediyordu. Kettle'ın sesi ile başını iki yana salladı ve kettle'ı oradan çıkarttı ve tezgâhın üzerinde ki kupanın içine suyu boşalttı ve ardından solda ki çekmeceden sade nescafe çıkarttı ve kupaya döktü. Çekmeceden çıkarttığı kaşık ile karıştırarak oturma odasına giderken her zaman ki gibi gene Lal'ını düşünüyordu.

Koltuğa oturdu ve fincanı masaya koyup bilgisayarını açtı. Kaderim yazılı dosyaya girdiği zaman Lal'ın evlendikleri zaman oturmak için çizdiği resimlerin fotoğrafları vardı. Dudaklarını bir birlerine bastırdı. Çizdiği resimler o kadar güzel... O kadar harikaydı ki... Tıpkı kendisi gibi harikaydı resimler...

Araf birkaç resmi geçtiği zaman bir an donup kalmıştı. Kanlar içinde bir beden ve parmaklıklar arasında bir adam ortada ise kalp yarısı boş, yarısı kırık idi...

Kaşları çatıldı ve elleri yumruk haline geldi. Sol elini dizine hırsla vurdu. Önceden hissetmiş miydi bunun olacağını? Hissedip de mi çizmişti? Yoksa öylesine mi çizilmişti bu resim?
Hangi amaç ile çizilmişti bu resim? Keşke şimdi yanımda olsan da sorsam diye düşündü.
Araf'ın bedeni sorular ve bilinmezlik titrerken, yüreğinde ki acıyı çok daha iyi hissediyordu. Resmin altında ki yazı... Canından can almıştı.

"Bazen oturup düşünüyorum da, seni kaybetsem ne yaparım diye? Düşünürken ortaya bu resim çıktı... Ne yapacağımı biliyorum Araf... Benim cesedimi alırlar. Senin olmadın bir dünyada ben olamam. İnsan ruhu olmadan yaşayamaz, bende yaşayamam... Seni çok seven 'Masal Perin'

Lal hissetmemişti sadece, düşünmüştü onsuz bir dünyayı... Onun düşünmekten korkuttuğu şeyin hayalini kurmuştu...

Araf kesik, kesik nefesler alırken bedeni acı ile burkuldu. Yaptığı hatanın bedelini onlarca kez daha görüyordu... O sadece kendini değil, Lal'ın benliğini de silip atmaya kalkmıştı. Ama yapamamıştı, yapamazdı da. Sadece basit bir kader oyunu vardı ortada. O da bitince... Ne kader oyunu kacaktı, nede sevgi. Lal geçmişi hatırladığı zaman ondan nefret edeceği gerçeği de vurdu yüzüne. Kesik, kesik nefesler alırken elini boynuna götürdü ve kravatı çıkartıp odanın bir köşesine attı.

Her şey üzerine geliyordu. Dünya, hayat ve en önemlisi yaptığı hatalar. Sakinleşme umudu ile kahveyi eline aldı ve bir dikişte içtiği zaman sıcak kahve boğazını yakarak midesine ulaşmıştı ama ne sakinleşe bilmişti ne de üzerine gelen şeyler durmuştu. Ayağa kalkıp mutfağa gitti ve buzdolabından çıkarttığı üç tane Jack daniels şişesi ile oturma odasına geri gitti. Şişenin birinin kapağını açtı ve üzerinde ki gömleğin düğmelerini yırtarcasına açıp çıkarttığı zaman gözyaşlarını süzülüyordu. Artık dayanamıyordu. Dokuz yıl çok... Çok fazlaydı. Onun için bile... Koltuğa oturduğu zaman şişeyi eline aldı ve dikti. Acı tat boğazından aşağıya inerken deli gibi gülmek ve ağlamak istiyordu. Ama yapacak bir şeyi yoktu kader çizgisini öyle bir çizmişti ki: soktuğu dolambaç anca o istediğinde biterdi...

KARA EZEL [ TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin