Elveda etmek gerekti bazen. Elveda sevgili, elveda hayat, elveda yıkılan umutlarım ve hayallerim. Elveda çünkü: bu oyunu kaybedeli uzun zaman oluyor.
-----------------------
Araf duydukları ile oturduğu yerde öylece donup kalmıştı. Sevdiği kadın arkasını dönüp, giderken dahi hiçbir şey diyememişti. Demeye hakkı da yoktu. Kendisinde bu hakkı bulamıyordu.
Lal'a yaşattığı acılar üzerine onunla ilgili olan hiçbir hakkı yoktu. Her ne kadar hapiste olsa da, birçok şeyi kendi gözleri ile görmüş, izlemişti. Lal'ın mezarın başına gelip ellerini toprağa koyarak nasıl ağladığını hatırlıyordu. Şimdiyse sevdiği kadın Araf'ın gördüğü, görmediği her şeyi hatırlıyordu. Öldü denildiği zaman yaşadığı acıları hatırlıyordu, onu nasıl sevdiğini hatırlıyordu. Ona söyledikleri yalanı hatırlıyor: içinde yaşadığı her şeyi hatırlıyordu...
Sevdiği kadın arkasını dönüp giderken ayağa kalkmak, "Gitme... Dur," demek istedi. Ama diyemedi. O anlamsız iki kelimeyi söylemedi. O anlamsız iki kelime boğazına düğüm attı. Her şeyi donmuştu. Her şey bitmişti. Artık Lal'ı geri kazanması çok zordu... Hem de çok!..
Araf dikkatle arkasına dahi bakmadan yürüyen kıza baktı. Gözlerini sıkıca kapattı ve ellerini yere koyup ayağa kalktı. Derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı, ardından da kapattı. Diyecek bir şey bulamıyordu. Söyleyecek söz bulamıyordu. Artık sevdiği kadının adını dudaklarına almaya utanıyordu. Artık ayakta durmasını gerektiren bir şey yoktu. Gitmişti o. Arkasına dahi bakmadan, anılarını silip atmıştı. Artık yalnızlığı daha iyi hissediyordu. Onsuzluğu daha iyi hissediyordu...
Dudakları yavaşça aralandı. Dilsiz meleğinin ismi sessizce döküldü verdi. "Lal'ım... Masal'ım..." Onda doğru adım attığı zaman koluna değen sıcaklık ile durdu ve başını elin sahibine çevirdiği zaman ona sinirle bakan esmer kızı gördü.
"Gitme, Araf! Uzak dur kardeşimden! Yetmedi mi ona yaptıkların? Yetmedi mi? Ne yapmak istiyorsun? Daha fazla acı çektirmek mi? Eğer niyetin buysa başarıyorsun! Tebrik ederim! Tebrikler Araf Esirizade! Uzak dur ondan!" Diyen sesi umursamadı. Küçük ellerden kolunu kurtardı ve ona doğru adım attığı zaman ensesinde hissettiği soğukluk ile durdu. Kıkırdardı ve yavaşça ona döndü.
"Gerçekten mi Umut? Öldürecek misin beni? Bana bu güzel hediyeyi verecek misin? Ben zaten onsuz ölüyüm... Ha onsuzum. Ha kafama sıkmışsın ne fark edecek."
Umut histerik bir şekilde güldü. "Sen hak ettin bunu!"
"Evet, ettim! Şimdi kes sesini!"
"Kesmem! Anladın mı? Konu kardeşim olunca kesmem! Canım lan o benim! Kanım lan! Her şeyim lan! Sen ne yaptın? Göz göre göre onu ölüme sürükledin! Sana yazdığı mektupları düşün ve şunu hatırla:
'Aşkı, sevgiyi bu şekil damarlarıma işlemişken, bir gün beni bırakıp gidersen. Ölümümü kendi ellerin ile yazmış olursun...' Senin ve onun ölümü kendi ellerin ile yazdın! Orada sana böyle bit hataya düşmemeni ima ederken! Sen bu hataya düştün! Sakın Araf! Sakın, onun hayatıyla bir daha oynama! Kardeşimi kaybetmeyeceğim!"
Umut'un sesi tüm sokağı dolduruyordu. Birçok insan merak ile yanlarına yaklaştıkları zaman Lal durmuş ve sol omzundan onlara bakmıştı. Umut'a özlemle, Araf'a nefret ile bakmıştı... Ona baktığını fark eden Araf ona doğru hamle yapmak için omuzlarını dikleştirdiği zaman bunu anlayan Lal koşmaya başlamıştı. Umut, Araf'ı kendisine doğru çekmeye çalıştı ve hırladı.
"Uzak dur ondan!"
Umut, Lal'ın arkasından koşmaya başladığı zaman Araf iki kadının arkasından öylece bakıyordu. Elinden bakmaktan başka bir şey gelmiyordu. Omzuna değen el ile derin bir nefes verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA EZEL [ TAMAMLANDI]
Fiksi UmumBaşlangıçları Olamayan Hayatlar - Beklenmedik hayat, beklenmedik ruhu Araf için. Tıpkı Lal Rosa gibi. Genç adamın beklemediği bir anda hayatının ortasına düşen bu güzeller güzeli peri kızını andıran kız, Ay ve güne...