Bazen sevdayı tarif etmek için tek bir kelime yeterdi.*************
Toprak sıkıntı ile yüzünü avuçladı ve yürümeye başladı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Aslında biliyordu ama bunu Lal istemiyordu. Aslında onu alıp götüre bilirdi. Ama istemediği bir şeyi onun haberi olmadan yapmayı istemiyordu Toprak... Ama yapmak zorundaydı. Edward'ı öldürmek için harekete geçtikleri zaman, Lal'ın güvenli bir yerde olması gerekiyordu çünkü: Edward bunun arkasında Moretti ve Esirizadelerin olduğunu öğrendiği zaman Toprak'ın canlarını yakacak bir plan yapacaktı onun gözünde. Aslında gerçekte olacak olan; Edward'ın Toprağı umursamadan, sadece Araf Esirizade'ye saldıracak olmasıydı! Ortalık çok karışacaktı! Ortalık çok kızışacaktı! Çıkacak olan katliamdan. Çok kan akacak. Çok can yanacaktı. Kanlı ama güzel bir son yaşayacaklardı...
Luna, Lara, Sonat ve Umut'u da toplamam gerek diye düşündü. Ama bir gerçeklik ile karşılaştı. Sonat'ı korumasına gerek yoktu! Sonat'ın yanlarında, onlara plan konusunda destek olmasına ihtiyacı vardı! Onun beynine ihtiyacı vardı ve eşinin kıvrak zekâsına. Sonat aralarına girdiği zaman yıkılmaz bir grup olurlardı. Her şey daha kolay olurdu. Kızları korumak, özellikle de Lal'ın damarını kırmak daha kolay olacaktı.
Toprak televizyon ünitesinin üzerinde ki kitaplara baktı. Dostoyevski ve Franz Kafka kitaplarını görmesi ile güldü. Kardeşi tam bir kitap delisiydi. Özellikle Dostoyevski ve Franz Kafka ile kafayı bozduğunu biliyordu. Kitapların arasında sarkmış olan sarı renkte ki kâğıdı görmesi ile kaşlarını havaya kaldırdı. Merakla ünitenin yanına gitti ve yavaşça kâğıdı çıkarttı. Dörde katlanmış olan mektubu açtı. Göz atması ile kaşlarını çattı. Başını olamaz anlamında sağa sola salladı. Bu normal bir mektup değildi! Aşk mektubuydu. Kardeşinin sevgilisi olamazdı! Onun okuduğunu zannettiği için hiçbir şeye karışmıyordu ama hiç onun birini seveceğini hayal etmemişti. Etmek istememişti.
Ama ellerinin arasında tutuğu şey kardeşinin yazısı ile yazılmış bir AŞK mektubuydu! Kardeşinin yazısı ile yazılmış bir mektup!..
Toprak sakinleşme umudu ile derin bir nefes aldı. Olabilirdi. Normal bir şeydi. Değil mi? Her genç kızın bir sevgilisi olabilirdi. Hem... Sonuçta kardeşi İzmir'den İstanbul'a gelmişti. Ailesi yanında olmadan, tek başına sekiz sene İstanbul'da korumalar ile kalmıştı... Normaldi... Evet, normaldi. Bunda anormal bir şey yoktu... Toprak derin bir nefes aldı ve içini saran merak duygusu ile kâğıdı okumaya başladı.
Aşk nedir diye sordular bugün. Adın dudaklarımdan patavatsızca alıştığı gibi döküldü. Ama aşkı kendime göre doğru tanınmıştım. Çünkü: Aşkı kim de yaşıyorsan, aşk oydu...
Benim aşkım sensin. Benim, nefesim sensin. Benim kayıp etmeye korktuğum canım sensin. Benim yaşama sebebim sensin.
Gözlerimi kapattığım zaman seninle yaşadıklarım aklıma geliyor. Senin yaşındayken ne kadar mutlu olduğum, sonra içimi bir korku dalgası sarıyor. Ya onu kayıp edersem? Ne yaparım o zaman size düşünüyorum...
Düşünmesi bile kalbimin korku ile atmasına, sıkışmasına sebep oluyor.
Seni kayıp etmeye korkarken, senden ayrı kalsam. Yaşayamam ben. Sensiz nefes alamam sevgilim.
Aşkı, sevgiyi bu şekil damarlarıma işlemişken, bir gün beni bırakıp gidersen.
Ölümümü kendi ellerin ile yazmış olursun...
Sakın, beni kendi ellerin ile öldürme sevgilim. Seni seviyorum devem...
Masal Peri'n 03.06.2007
Toprak başını sinirle mektuptan kaldırdığı zaman her hücresinin titrediğini hissedebiliyordu. Hangi lavuk! Kardeşine, yadigârına böyle duygular hissettire bilirdi ki? Nasıl! Lal nasıl adama âşık olurdu! Hem de böyle koşulsuz bir şekilde sevdirmesini sağlardı ki?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA EZEL [ TAMAMLANDI]
Художественная прозаBaşlangıçları Olamayan Hayatlar - Beklenmedik hayat, beklenmedik ruhu Araf için. Tıpkı Lal Rosa gibi. Genç adamın beklemediği bir anda hayatının ortasına düşen bu güzeller güzeli peri kızını andıran kız, Ay ve güne...