Elveda o kadar haindi ki: insanın kalbini söker alırken bununla da yetinmez, ruhu da alır cehenneme atlardı.
----------------------------------------Umut geldiği binaya baktı ve derin bir nefes alıp ellerini, dizlerinin üzerine dayadı. İnleyerek doğruldu ve merdivenlere doğru koşmaya başladığı zaman arkasında ki korumaların anlamsız bakışlarla ona baktığını hissede biliyordu. Merdivenleri ikişer ikişer çıktı ve siyah demir kapıyı ittirip, apartmanın içine girdiği zaman derin bir nefes aldı. Merdivenlere ve asansöre baktı. Büyük adımlar ile asansöre bindi ve dördüncü karın düğmesine basıp yere çöktü. Gözlerini kapattı ve en son ne zaman koştuğunu hatırlamaya çalıştı. Lise sondayken sadece beden derslerinde koştuğunu hatırlayınca kıkırdadı. Yıllar sonra bu kadar çok koşacaksın deseler ölse de inanmazdı. Ama artık inanıyordu. Asansörün durması ile yavaşça ayağa kalktı. Asansörden çıktı ve karşısında ki kapıya doğru ilerledi. Derin bir nefes alıp kapıyı tekmelemeye başladığı zaman evin içinden gelen küfür seslerini ve inleyişleri duyabiliyordu.
Oh be evde diye mırıldandı ve elini zile götürüp basmaya başladı. Birkaç dakika sonra kapının açılması ile gülmesine engel olamadı. Dikkatle Toprak'a baktığı zaman sol elini beline koymuş, bal köpüğü renginde ki saçları darmaduman olmuş, mahmur gözlerle ona bakıyordu."Umut?! Ne oldu sana?""
Gelen soru ile omuzlarını silkeledi. "Hiçbir şey!" Kapıda dikilen adamı omzundan itekledi ve içeri girip, oturma odasında gitti. Odada Lal'ı görme umudu ile her santimine baktı ve ayağını yere vurup sinirle yukarı aşağıya yürümeye başladığı zaman arkasından gelmiş olan Toprak ona şaşkınca bakıyordu. Karşısında ki kız sinirle elini saçlarının arasında geçirdi ve sesli bir şekilde ağza alınmayacak bir küfür ettiği zaman Toprak kızın kolunu tutu ve kendisine doğru çevirip dikkatle yüzüne baktı.
"Ne oluyor Umut!?"
Derin bir nefes alıp verdi." Lal nerede Toprak?"
"Dışarıda korumalarla birlikte olması lazım." Umut duyduğu şeyler ile kolunu tutan iri ellerden kurtarıp kollarını sinirle göğsünde birleştirdi.
"İnanmıyorum sana! Korumalarla birlikte olması mı lazım?! Nasıl ağabeysin sen! Kızın nerede olduğunu veya korumaların yanında olduğunu hiç mi merak etmiyorsun?!" sinirle derin bir soluk çekti ve adamın üzerine yürüyüp göğsünden ittirdi. "Aptal! Korumalar filan yoktu yanında! Araf'la konuşuyordu!"
Onu iten kızın kollarını kavradı ve koltuğa doğru ittirdi. "Korumalar olmadan bir yere gitmiş olamaz! Uyanırdım onu!" Ellerini bozulmuş saçlarının arsından geçirdi. Gözleri odanın içinde bir şey arıyormuşçasına gezindi. "Aptal, aptal!" diye mırıldandı ve telefonunu sehpanın üzerinde aldı ve Ceyhun'un numarasını tuşladı. Telefonu kulağına götürüp beklemeye başladığı zaman esmer kızın söylenişlerini duyabiliyordu. Birkaç dakika sonra karşı taraftan gelen yorgun ses ile güldü.
"Alo? Toprak ağabey bir şey mi oldu?"
"Oldu Ceyhun oldu! Sinyal takibi yapıp Lal'ın nerede olduğunu bulabilir misin?!"
Ceyhun uzandığı yerde dikleşti ve derin bir nefes aldı. Bu ailenin derdinin hiç bitmemesinin sebebini anlayamıyordu. " Ne oluyor?"
"Soru sorma Ceyhun. Git kardeşimin yerini bul." Dedi ve telefonu yüzüne kapattı. Korku ile odanın içerisinde yürümeye başladı. Düşmanına büyük bir savaş açmışlardı. Bu durumda kardeşini koruması gerekiyordu! Onun ortadan kaybolmasını sağlamasını değildi. Korku ile derin bir soluk aldı. Ona bir şey oldu mu düşüncelerini beyninden kovaladı. Ona bir şey olmayacaktı. O dilsiz bir melekti. Her şeyi yapar gene de zarar görmezdi. Buna izin vermezdi kardeşi. Duyduğu inleyişe başın çevirdiği zaman esmer kızın koltuğun kollarını kavradığını gördü. Ufak adımlar ile yanına gitti. Elleri ile esmer kızın yüzünü avuçladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA EZEL [ TAMAMLANDI]
Ficção GeralBaşlangıçları Olamayan Hayatlar - Beklenmedik hayat, beklenmedik ruhu Araf için. Tıpkı Lal Rosa gibi. Genç adamın beklemediği bir anda hayatının ortasına düşen bu güzeller güzeli peri kızını andıran kız, Ay ve güne...