Alsan, karşısında ki adama şaşkın gözler ile baktı ve tek kaşını havaya kaldırdı. "Şaka yapıyorsun değil mi?
"Hayır." Aldığı yanıt ile yavaşça ayağa kalktı ve elin
"İlk Mehmet kaçırıldı. Onu kurtarayım derken güme Savaş gitti. Şu bizim meşhur Savaş Balkan güme gitti ha?"
"Evet, abi."
Tunç bunu kaçıncı kez tekrar etmişti bilmiyordu ama sinirlenmeye başladığından emindi...
Alsan'ın attığı kahkaha ile gözlerini ona çevirdi. Derin bir nefes alıp verirken Alsan'ın alaycı sesi odada yankılandı. "Oda güzel... Mirza!"
Birkaç dakika sonra odaya giren yapılı adam ile hafifçe gülümsedi Mahmut. Biliyordu Mirza'yı. Takipçiydi Mirza. Bulmak istediği adamı kolaylıkla bulur alt ederdi. Hiçbir sorun yaşamadan yapardı bunları...
"Mirza, Savaş Balkan'ı bul. En kısa sürede... Çabuk olmalısın Mirza!"
Mirza hızla başını salladı ve topuklarının üzerinde dönüp odadan çıktığı zaman Alsan derin bir nefes alıp masaya doğru eğildi.
"Mahmut, Araf'ın yanına git. Ve benden şuan için bahsetme. Yerini bulduğumuz zaman bildirim sana."
Mahmur bir şeyler söylemek için dudaklarını aralamıştı ama sonra kapattı ve derin bir nefes alıp oturduğu yerden kalktı. Hiçbir şey söyleme gereksinimi göstermeden ceketini giydi ve odadan çıkıp gittiği zaman Araf'ın, Alsan'ı görünce vereceği tepkiyi merak ediyordu.
Alsan ise... Başlayacak olan eğlence için heyecanlıydı!..
------------------------------------------------------------------------------------
Araf saçlarnını sinirle çekiştirdi ve derin bir nefes aldı. Savaş'ın boynundan asla ama asla çıkartmadığı kolyenin içinde bulunan cip aklına geldiği an Deniz'i aramış ve durumu anlatmıştı. Deniz ise yarım saat sonra, yeşil gözlü bir kız ile kapısına dayanmış: "Bu Kuzenim Burcu Alpuğan demiş Burcu denilen kız sinirle ona vurmuş ve "Alkım demenizi tercih ederim." Dediği gibi kapıya dayamış olduğu kolunun altından girip konuşmaya başlamıştı. "Düzeneği kuruyoruz. Deniz sen bana yardım edeceksin" demiş ve düzeneği kurmuş ve işinin başına geçmişti...
Alkım'ın geleli bir saat on beş dakika oluyordu. Ama hiçbir değişme yoktu. Araf sinirle saçlarını çekiştirdiği zaman masanın başında gitti kızı süzdü. "Neden hayla bulamadın?!"
Alkım sinirle saçlarını karıştırdı. "Sinyal takibi yapamıyorum! Görünmüyor anladın mı?! Kolyeyi almışlar... sanırım."
Araf duyduğu şey ile yumruk yaptığı elini hızla masaya vurdu. "Nasıl Ya?! Basıl!!"
"Onu kaçırana ulaşma şansınız var mı?"
Araf gözlerini tekrar Alkım'a diktiği zaman başını bilmiyorum anlamına iki yana salladığı zaman Deniz düşünceli bir şekilde lafa atladı. "Ulaşmak isteselerdi şu ana kadar yüz kere arlardı."
Araf sandalyeyi çekip otuduğu zaman Alkım içinde oluşan acıma duygusuna engelleyememişti. Araf'ın oturduğu sandalyeye acıyordu... Hem de çok. Alkım başını iki yana salladı.
"O zaman sen ara! "
Araf patlattığı gür kahkaha üzerine ellerini havaya kaldırdı ve çırptı.
"Çok zekisiniz Alkım Hanım! Benim hiç aklıma gelmemişti.! "
Deniz, Alkım'a ters ters bakmaya başladığı zaman ellerini ben bilmem anlamında kaldırdı ve ellerini indirip, başını masaya koydu. Gözlerini yavaşça kapattı ve derin bir nefes aldı. Nasıl bulacaktı Savaş Balkan'ı? Bulmayı becere bildiğini var saysa... Nasıl zamanında, zarar görmeden bulacaktı onu? Nasıl olacaktı? Derin bir nefes aldı. 'Allah'ım, yardım et bana. Bu işten alnımın akı ile sıyrılmamı sağla. Allah'ım yardım et bana ne olur...' Alkım sessiz, sessiz Cenabı Allah'a dua ederken Araf ve Deniz hararete Savaş'ı arayan adamlar hakkında bilgi alıyordu Mahmut'tan. Ortadan kaybolduğu zaman her yere adamlarını salmış, dağ, taş demeden onu arttığını söylemişti. Şimdi ise hiçbir iz olmadığını söylüyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA EZEL [ TAMAMLANDI]
Ficción GeneralBaşlangıçları Olamayan Hayatlar - Beklenmedik hayat, beklenmedik ruhu Araf için. Tıpkı Lal Rosa gibi. Genç adamın beklemediği bir anda hayatının ortasına düşen bu güzeller güzeli peri kızını andıran kız, Ay ve güne...