İfade

468 72 19
                                    

Her şey tüm gerçekliğiyle gözlerimin önündeydi. Bana koşarak gelen Leman Teyze, kapıyı hızla kapatan polis, etraftaki diğer kişileri dağıtmaya çalışan diğer polisler...

Tüm insanlar bir anda önemini yitirmiş, tüm ilgim Cihan'ın ölü cesedinde toplanmıştı. Beni öldürecek olan kişinin, cesedi gözlerimin önüne serilmişti. Soluklarım hızlanıyor, dizlerim tam anlamıyla durmuyordu. Titremem artmıştı.

Etraf birden kararırken gördüğüm son şey beyaz tavan ve Leman Teyze'nin korku dolu yüzüydü.

"Iraz. Aç gözünü yavrum."

Leman Teyze'nin kısık ve telaşlı sesi kulaklarımdan doluyordu. Gözlerim birkaç parmak yardımıyla açıldı ve bembeyaz bir ışık demeti ile karşı karşıya kaldım. Gözlerimi kırpmaya çalışıyordum. Bu direnişe karşı, gözlerimi açan eller yavaşça göz kapaklarımı serbest bıraktı. Gözlerimi açmaya zorlayıp, gözümdeki beyaz ışığı dağıtmaya çalışarak odayı gözden geçiriyordum.

Görüşüm netleşmeye başladığında hafif doğrulup bana doğru yönelen Su'ya gözlüğümü gösterdim ve komodinin üzerinden gözlüğümü Su yardımı ile aldım.

Gözlüklerimi taktığımda netleşen ilk kişi hastane polisiydi. Leman Teyze'nin yanında durmuş bana bakıyordu. Aslında odada ki herkes bana bakıyordu. Polis, gözlerimi aralayan doktora yönelip

"Ne zaman ifade verebilir duruma gelecek?" diye sorduğunda beynimden vurulmuşa döndüm.

Beni sorguya çekerlerse Cihan'la tüm ilişkimi didik didik edip dayak olayını öğrenebilirlerdi. Üstelik hastaneye Deniz ve Su ile gelmiştik, bu durumda onlarında canı yanacaktı. Deniz'in deli gibi araba kullanması daha büyük bir belaydı.

Ne yapacağımı bilemez durumdaydım, ne yapabilirdim ki. İçimdeki Iraz asla başını kaldırmıyordu. Cihan'ın cesedinin karşısında yok olup gitmişti. Su'ya ufak bir bakış atarak gözlerimi tekrardan kapatıp bayılmışçasına kendimi yatağa bıraktım.

Odada yeni bir telaş ve ayak sesleri duyuluyordu. Kimse yanıma yaklaşmadan Su'yun sesini işittim.

"Bu bayılmanın önemli olduğunu düşünmüyorum. Hala şokun etkisinde olmalı." Su iğneleyerek konuşmuş odadan en ufak bir ses gelmiyordu, biraz duraksadıktan sonra 

"Sence de öyle değil mi anneciğim?" diye iğnelemeye devam etti.

Su'yun annesiyle de bir anlaşma tarzı vardı. Leman Teyze'ye kolay kolay 'anneciğim' demezdi. Dediği zamanlarda ya bir şeyler isteyecek olurdu ya da iğnelemeye çalışırdı ve biz bunu ses tonundan anlardık. Bu da bir iğneleme sesiyle çıkmıştı.

"Bence de büyütülecek bir şey değil. Kendine geldiğini gördük şuan hala olayın etkisinde onu biraz yalnız bırakmalıyız. Kendine geldiğinde zaten ifadesini verecektir. Merak etmeyin."

Zor durumların kurtarıcısı olan Leman Teyze bu durumdan böyle sıyrılmayı tercih etmişti.

Leman Teyze sözünü bitirdiği an Su araya girip

"Ee hadi çıkın o zaman. Ben başında refakatçi olarak kalırım." deyip sesini inceltmiş ve neredeyse acınacak hale getirmişti.

Ayak seslerinden anlaşılacağı üzere odadan kovulan insanlar kapıya yönelmişti ve birazdan kapının kapanma sesi duyuldu. Gözlerimi hafif aralarken içimdeki baygın Iraz yavaş yavaş kafasını kaldırıyordu.

ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin