Haluk'un öfke dolu sesi kulaklarımdayken duyduğum ses ve sözün etkisiyle cevap verememiştim. Ne demek istiyordu. Annemle konuşmamızdan sonra annem hemen Haluk'u arayıp konuştuğumuzu mu söylemişti?
"Ne diyorsun sen?" diye karşılık verebilmiştim sonunda.
"Iraz ne karıştırıyorsun dedim sana!" Diyerek sesini yine yükseltti.
"Ne karıştıracağım be! Neden bilinmesini istemediğin bir şey mi yaptın?" İmayla karışık sorduğum bu soru ağzımdan çıktığı an, zihnime pişmanlık düşmüştü.
"Bak Iraz, seni uyarıyorum sa-" Haluk konuşurken birden aklıma düşen olayı dile döküp olaydan sıyrılma yoluna gittim.
Sesini keserek, "Seninle ne işim olur benim? Senin yüzünden yolum kesilip tehdit edildim. Asıl sen ne işler karıştırıyorsun!" dedim.
Haluk cevap vermemiş birden sesi kesilmişti. Sonra sesini kısıp "Nasıl yani?"
"Ne iş karıştırıyorsan beni bulaştırma. Annemd-" sözüm tamamlanmadan bu kez Haluk tarafından kesilmişti.
"Sakın!" Biraz duraksamadan sonra "Sakın Elif'e söyleme" diye devam etti. Birbirimizin konuşmasını bölüp konuşuyorduk.
Demek ki annem konuştuklarımızı Haluk'a yetiştirmemişti. O zaman nereden öğrendi. Bu konuyu bilen bir tek Bora vardı.
"Neden" diye sordum.
"Aramızda halledebiliriz" bu adam kesinlikle bir işkarıştırıyordu. İçime büyük bir yük oturduğunu hisseder gibi olmuştum.
"Sen ne yaptın?" derken
"Hiçbir şey yapmadım. Zaten telaşım ondan" diyerek karşılık verdi.
"Hiç bir şey yapmadığın için" İmayla ve küçümseyerek sorduğum soruya
"Evet. Kuşkulanmasını istemem" diye karşılık verince,
"Hm" deyip yine küçümseyerek konuştum.
"Seninle buluşalım Iraz"
"Ne münasebet?" İçimden bağırarak sorduğum sorunun dışarıya bu denli sakin çıkmasını beklemiyordum, yine de içimden geçen soru dışıma vurmuştu.
"Sen bana benimle ilgili başından geçeni anlatırsın, bende nedenini"
Haluk'la buluşmak için tam bir koz vardı şuan elimde. Ama bu işten pekte iyi kokular gelmiyordu.
"Nereden buldun numaramı?"
"Ne önemi var? Buluşacak mıyız?"
"Ben ararım seni" deyip yüzüne kapattım. Haluk'tan kuşkulandığım doğruydu. Ama nereden öğrendiğini bilmediğim bilgiler doğrultusunda konuşuyordu ve benden şüphelenmişti. Gerçekten cinayet işlemiş olabilir miydi ki bu kadar telaşlıydı?
Derin bir nefes alıp göğsüme oturan yumruyu defetmeye çalıştım. Haluk'la konuşurken üç mesaj ve dört arama gelmişti ama aldırış etmemiştim. Zaten yalnızca birini duyar gibi olmuştum ve umursamamıştım. Telefonu kulağımdan çekip arayana baktım. Bora yine aramıştı ve üç mesajda ondandı.
Mesaj - 1
"Iraz neredesin? Konuşmamız gerek"
Mesaj – 2
"Iraz aç şu telefonu. Kiminle konuşuyorsun?"
Mesaj – 3
"Allah kahretsin Iraz! Evinin önündeyim ama açılmıyor kapın! Neredesin söyle"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN
General Fictionİnsanlar iki milyon soluk alıp verme, bir milyar kalp atışı, üç yüz milyon mide kasılması ve yirmi milyar göz kırpması arasında yaşar. Ben hayatımın tüm soluklarını, tüm kalp atışlarını, mide kasılmalarını ve göz kırpmalarını o günden sonra yaşadım...