Hastane

239 26 44
                                    

Şimdi tüm sesler birbirine karışıyordu. Bora, Su, Gökmen, güvenlik, sağlık görevlileri...

Ambulans gelmiş sağlık görevlileri beni sedyeye almıştı. Sağ tarafımdaki acı, uyuşmaya dönüşmüş, parmak uçlarıma kadar karıncalar yol alır hale gelmişti. Bora baş ucumda durmuş dolu gri gözleriyle görevlilere bakıyordu.

"Hadi artık!" sesi yüksek ama yalvarırcasına çıkıyordu. Bora'nın elini tutup zorlansam da konuştum. Başını hemen bana çeviren Bora gözlerime bakıyordu.

"Bir şeyin yok, yetişeceğiz hastaneye"

"Bora, iyiyim ben"

"Biliyorum" deyip gülümsemeye zorladı. Gözleri parlıyordu, gözündeki yaşlar adete parlıyordu. Bora benim için ağlamıştı. İçimdeki kelebekler vurulmamış olacak ki hala çırpınışları vardı. Su görevlilerle konuşuyor sağa sola koşuşturup başını tutuyordu. "Kim yaptı ya. Kim!"

Gökmen Su'yu tutup sakinleştirmeye çalışırken konuşmaya başladı.

"Iraz iyi. Yalnızca kolundan vuruldu."

"Ya yanında kimse olmasaydı? Ya kan kaybı yaşasaydı? Ya başka bir yerine denk gelseydi?"

Ben arabaya bindirilirken Su'da gelip "Bende geleceğim." Diyerek arabaya atladı.

"Su, ben gitmek istiyorum" diyerek Su'yu tutan Bora'nın elini kolundan silkip içeri giren Su "Bunu tartışmayacağım. Çok istiyorsan arabanla gel" diyerek yan tarafıma yerleşti ve kapılar kapanırken Bora'nın gri gözleri bedenimdeydi. Başımı kaldırmakta zorlanıyor, kafamı bile çeviremiyordum. Acı tüm damarlarımdan vücuduma yayılırcasına sıcaklık verirken, ellerim aksine soğuyordu. Sağ tarafımdaki acıyı tarif etmenin zorluğu bir yana acısının bu denli fazla olacağı hiçbir zaman aklıma gelmezdi. Araba hızla ilerlerken sağlık görevlilerinden biri kolumu temizlemeye çabaladı. İşini ustalıkla yaparken ben gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Korkuyordum, hem de fazlasıyla. Neden korktuğumu dahi bilmiyordum ve bu beni daha da korkutuyordu. Su'yun ağlayan sesi kulaklarıma dolarken

"Ağlama artık" diyebildim.

"Sende ağlıyorsun"

"Acı çekiyorum"

"En az senin kadar bende çekiyorum"

Diyerek gözlerini gözlerime sabitledi.

"Iraz nasıl olabilir böyle bir şey aklım almıyor"

"Irmak biliyor mu?"

"Hayır. Hava almaya çıkmıştık Gökmen'le. Merdivenlerde silah sesini duyduktan sonra gördüm sizi"

"Haberi olmasın" zorlanarak çıkan sesim nefesimi kesiyordu.

"Kendinizi zorlamayın" diyen görevli işine devam etti.

Hala bayılmadığıma hayret ediyordum. Korkudan bayılıp hatta ölmem gerekirdi ama ben şuan gayet bilinçli ama birazda uykuluydum. Kanı kollarımda hissediyor, kan olduğunu düşündükçe midem bulanıyordu.

Hastaneye yetişip durdurulan arabanın kapısı hızla açılınca Görevli aşağı inerek kapıda bekleyen görevlilerle birlikte sedyeyi sürmeye başladı ve son ana kadar gözlerimin içine bakmasıyla ameliyathaneye yetişmiştik.

ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin