Alt Geçit

6 0 0
                                    

Uykumu bölüp beni rüyamdan sıyıran sese gözlerimi açtım. Yatağın yanında kalan komidini elimle kontrol edip telefonun bulanık ekranını süzmeye çalıştım. Arayan numara bana yine yabancıydı. Bilincimin farkına varıp telefonu kulağıma götürürken gözlerimi karanlık odaya diktim.

"Alo" derken sesim neredeyse çıkmamıştı.

"Sanırım Semih'ten sonra sıra annende güzelim"

Duyduğum cümleyle yataktan fırlamam bir olmuştu. Duyduğum sese ve cümleye ayrı ayrı şok yaşarken dilim kilitlenmişti. Cemre bana nasıl ulaşmıştı? Haluk anneme bir şey mi yapıyordu? Cemre bunu nereden biliyordu? Son sorunun sorgulanmasıyla

"Sen nereden biliyorsun"

"Canım benden söylemesi, git kurtar derim" deyip telefonu kapattı.

Bedenimden dökülen soğuk tere şimdi titrememde katılmış beni yerime sabitlemişti. Haluk gerçekten anneme bir şey yapmış mıydı? Semih'i öldürebilecek birisinden beklenebilirdi. Yatağımdan fırlayıp bulduğum düzgün kıyafetlerle, çantamı da alarak odadan çıktım. Kapıyı kapatırken saati sorgulamamıştım bile. Telefona bakıp saatin 02.03 olduğunu fark etmem biraz daha kuşkulanmama sebep olsa da annemi Haluk'un ellerine bırakamazdım. Hızla binadan çıkıp koşar adım ilerledim. Bu saate bulmam zor olan otobüslerin durağına doğru ilerliyordum. Yönümü değiştirip taksi durağına çevirdiğim rota ile telefonda taksi numarasını tuşlamıştım. İlerlerken karşımdan gelen taksiyi görüp durdurarak evin adresini verdim ve telaşımla yola koyuldum.

"Daha hızlı olabilir misiniz?" derken şoförde hızlanmış araba iyice yolda kayar hale gelmişti.

Haluk anneme gerçekten bir şey yapmış olabilir miydi? Annemi arasa mıydım? Arayabilirdim ama beni üzmemek için yok bir şey de diyebilirdi. Haluk'u aramam fazla saçma olacaktı. Cemre numaramı nereden almıştı? Neden bana haber veriyordu? Polisi aramalı mıydım, hiçbir şeyden emin değildim. İçimdeki tüm kuşkularla takside oturmuş annemin yanına yetişmeyi bekliyordum. Bedenimden çekilen kan titreyen ellerimi buz soğuğuna çevirmiş, gözlerimdeki ağrı yavaşça başıma saplanmaya başlamıştı.

Taksi yolun başında beni indirirken hızla inip apartmana doğru yol aldım. Ne yapacaktım. Haluk'u anneme bir şey yaparken görürsem kafasına vururdum, belki kapıyı çalınca olay son bulurdu. Annemi nasıl göreceğime bağlıydı tüm tepkim. Şimdi mi bir olay yaşanıyordu. Apartmana yetiştiğimde gördüğüm iri kıyımın yüzü net olmasa da bana baktığı belliydi. Yanlarına koyduğu eli yavaşça indirip bana doğru ilerlerken eve doğru başımı kaldırıp tüm ışıkların kapalı olduğunu fark ettim. Ortada bir olay yok muydu? Oyun mu oynanıyordu bana. Yerimde sabitçe durmuş aklımdan hızla düşünceleri sıralıyordum. İri kıyım yaklaşınca yüzüne çarpan sokak lambası yolumu kesen adam olduğunu netlikle sermişti ortaya. Bana doğru yürüdüğünü fark edince çekilen kanım vücudumu tamamen boşaltıp, zihnim kaçmamı emretti. Yavaşça geri geri giderken adamında hızlandığını fark ettim ve zihnime itaat vakti gelmişti. Geri geri çekilmekten vazgeçip yola doğru hızla koşmaya başladım. Ben bu oyuna nasıl inanmıştım? Arayan Cemre'ydi ve inanarak çağırdığı yere gelmiştim. Arkama baka baka koşarken iri kıyımında arkamdan koştuğunu fark etmem fazla zaman almadı. Ses çıkarmadan yalnızca koşuyordum. Üç sokak sonunda bir alt geçit olduğunu biliyordum ve oraya ulaşabilirsem arkamda ki beladan kurtulup yardım isteyebilirdim. Bana hızla yaklaşan adama arkamı dönüp tüm kuvvetimle kendimi ileri atmaya çabaladım. Yüzüme çarpan soğuk hava, karanlık ortamı aydınlatan lambanın ışığıyla karışırken beynim uyuşuyordu. Nefes almam zorlanır hale gelmiş, aldığım nefeste boğazımı yakıyordu. Kalbim kafesimi zorluyor, çekilen kanım şimdi hızla hareket ediyordu. Verdiğim nefesin sesini duyabiliyordum.

ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin