Başlıyoruz

13.7K 149 25
                                    

Kara'nın derin derin nefes alışlarından başka bir ses yoktu odada. Üzerimde bir ileri bir geri değişik şekilde hareket ederken vücuduma küçük ve ağır öpücükler kondururken beni kendimden geçiriyordu.
"Şimdi ben sana sen izin vermeden dokunamaz mıyım"
Öperken başını kaldırıp baktı.
"Iıı ıııı"
Hıııhh diye derin nesef alıp elimi başına saçlarının arasında dolaştırdım. Kaşlarımı çatıp kendimi sıkarken çok zorlanıyordum.
Aşağılara doğru inerken pantalonumu çıkartıp kemerimin altındaki bölgeyi yavaş yavaş yalamaya başladı.
O sırada başka şeyler düşünüp yaşadığım şu ızdırabın acısını bastırması için kendimi zorluyordum.
"Şimdi dokunabilir miyim?"
Cevap vermeyince zor bir ses tonuyla
"O zaman hayır demek oluyor. Taa..mam.."
Güldü. Gülersin tabiii.
Tekrar üzerime gelip vücudunun tüm ağırlığını üzerime verdi. Vücudunun o sıcaklığını hissedebiliyordum. Kusursuz pamuk kadar yumuşak tenine dayanamayıp sordum
"Kara dokunabilcekmiyim?"
"Iı ıı"
Ukalaca başını boynuma rastlayıp ıslak ıslak öpmeye başladı. Kalçalarını üzerime bastırarak kalktı. Kasıklarımın ağrımaya başladığını hissedebilyordum. Kara üzerimde debelenirken komik görüntüsüne hem gülmemek hem de bulunduğum durumdan küfür etmemek için gözlerimi sıkıyor ve kendimi zor tutuyordum. Üzerime tam benimkinin üzerine orurduğu an dayanamayıp kalkıp beline ellerime dolayıp kaldırıp kendime çektiğimde ellerimi asılıp itti.
Kızgın gözlerle
"Dokunabilir miyim?"
"Hayıııırrr"
"Bugün dokunabileceğiz inşallah"
Hiç birşey demeden saçlarıma ellerini dolayıp dudaklarımdan öpüyor ayaklarını benim ayaklarıma sürtüyordu.
"Kara beni unutmadığına emin misin sen?"
Takmadı. Siktir ya. Umrunda değilmişim gibi davranıyor. Off. Kendimi tutamıycam artık ayak parmaklarımı sıkmaktan uyuştular.
Bir kaç dakika daha bu böyle gitti. Enerjisinin ya bitip kendini bana bırakmasını bekledim ya da dokunabilirsin. demesini bekledim. O dakikalar bir türlü gelmek bilmiyordu. Delirmek üzereydim. Ne yapmaya çalışıyorsun Kara?
Gözlerimi kapatıp sıkarken güldüğünü duydum. Aşağıya tekrar inip ağzına alınca dayanamayıp bacaklarımla kendime çektim. Ani bir hızla ellerini havada kapıp altıma aldım.
"Yaa dokunabilirsin demedim!"
Diye güldü.
"Sus!"
Elimle ağzıma sus işareti yaptım. Altın saçlarının savruluşuna baktım. Kafamı göğüslerine götürüp yalamaya başladım. Ellerinş ellerimin arasından çekip aşağıya tekme attı. Ahh diye göğüsünü ısırdım.
"Çocuk musun Kara napıyorsun sen?"
"Oyunu bozuyorsun"
"Oyun değişti"
"Nasıl?"
Kaşlarını yukarı kaldırıp dudaklarını yaladı.
"Benim oyunum benim kurallarım şimdi sen bana dokunmuyorsun."
Kızgınlığıma bakıp küçük kahkaha attı. Dudağını yakalayıp dilimi içine sokup öpmeye başlarken göğüslerini okşuyordum. Belime elini koyunca vurdum. Kaşlarımı kaldırdım. Aşağıya inip biraz okşadıktan sonra yalamaya başladığımda ellerini saçlarıma koyup bağırmaya başladı. Ellerini yalarken ellerimle itekledim. Bacaklarını belime dolayıp içine girdim. Daha sert. Daha hızlı. Her seferinde daha fazla bağırıyordu. Ve asla dokunmasına izin vermedim. Bir kaç dakika sürdükten sonra yanına kadar ilerleyip kaldırdım. Saçlarını yüzünden çekip kucağıma oturttum bir ileri bir geri pozisyonda içine tekrar girdim. Dudaklarını ısırıp tekrar bağırmaya başladı.

Sedat ciddi ciddi gücün kalmadı. Kendimi çok hafiflemiş gibi hissediyorum.
Duş almaktan ikimizde bıkmış halimizden küvetin içinde uyuyakaldık. İlk kez Kara'yı gözetir hafif uykulu halim yerine bebekler gibi uyuduğumu hissetmiştim. Kara'nın bağırışlarından odanın kapısını iki üç kez otel görevlisi çalıp keyfimizi bok etsede olsun. Üzerimi giyinirken Kara'nın çarşafa doladığı bacaklarına baktım. O da gülümseyerek beni izliyor öpücük atıyordu. Altın sarısı ıslak saçları ne kadar da hipnoz olunası. Güzelim benim. Seksi bebeğim. Yemek yemesi lazım. Bitkin düşecek sonra kim uğraşacak ben! Böyle bir güzellikle uğraşılmaz mı ya? Uğraşırım Kara seninle sabaha kadar.
"Kalk yemek ye"
"Aç değilim."
Kaşlarımı kaldırıp
"Fikrini sormadım. Yiyeceksin!"
Kaşlarını çatıp yemek masasının önüne gidip yemekleri süzdü. Ağzını büzüp beğenmemiş gözlerine baktım. Saçlarını boynundan çekip öptüm. Nazlanıp seslendi. Elini kemerimin altına koyarak.
"Seni seviyorum hemde çok"
"Tamam hadi yemek yiyelim."
Bende seni çok seviyorum. Belki senden daha çok. Sahip olduğum en güzel en değerli şeysin sen. İsteyipde kabul olabilecek en güzel duam.
Dudaklarını ısırıp dudağımı öptü. Elini kemerimin altından çekip sandalyeye oturdum. Dizimi işaret ederek Kara'yı hiç zorluk çekmeden oturttum. Kendini dizimin üzerinden iteleyerek tam benimkinin üzerine oturdu. Keyiflice yüzüme bakarken gözlerinin güzelliğinden kendimi fazla kaptırmayıp yemeğini yedirmek için kaşıkla hem onun ağzına hem kendi ağzıma veriyordum. Ağzında yemek varken konuşmasa olmuyordu. Hayatta en tiksindiğim şeydi. O da bunu biliyordu. Bilerek yapıyordu. Yapsın alıştım artık. Hem bilmediği bir şey var ondan iğrenmiyorum. Hiç birşeyinden. Aptal sarışınım benim.
"Sedat seni seviyorum."
Ağzından bulgurlar düşerken ağzına bastırdım. Elimi çekince kaşıkla vurdum sustu. Kıyamadım başını öptüm kabahat oldu.
"Yağlı ağzınla öpme !"
"Tamam öpmem."
Diyip tekrar öptüm. Şımarık çocuksu hareketleriyle yüzümü sıktı. Ah Kara napacağım ben seninle.
Ağzındaki yemeği bitirene kadar ben üç dört kaşık daha yemek yiyordum. Kara çok yavaş yemek yerdi.
Prensesim benim. Uyuşuk uyuşuk yiyişine de bak. Ne komik. Oh mis gibi de kokuyor.
Her şeye saldırıp makarna tabağını her zaman ki gibi yaladı. Yalarken tabağın arkasına vurdum. O kızdı ben güldüm. Sonra ben gülerken hoşuna gidip o da güldü. Dengesizim benim ya. Yemek yerken tek onun yanında keyif alıyordum. Doyduğunda kucağımdan indirip
"Hadi artık yemek yemeye bu kadar vakit harcayamam."
"Ne yapcaz bakalım."
"Süpriz"
Diye fısıldadım. Ellerini ağzını sildim. Üzerini giyinmesi için izin verirken ben de araba anahtarımı aramaya koyuldum.

BEYAZ VE KARA (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin