"Dış hat yolcusu kalmasın..."
Afrikalılar çok samimi insanlardır derdi babam her zaman. İnanırdım babama ve onun tecrübelerine. Bu kezde inanmıştım.
Gerçekten beni hiç ama hiç şaşırtmamıştı. Bazen nasıl olur da babam bu kadar her şeyi bilebiliyor diye onu kıskanırdım. Ona özenirdim. Her zaman gözümde bir yerlerde kahraman olmayı başarıyordu. Derin tecrübeleri, içten tahminleri, ileri görüşleri...
***
Kara uçağa yerleşirken arkama baktım. Böylece dedim; Böylece arkamızda tüm yaşanmışlıklarıyla Güney Afrika bırakmış olduk...
Kara hostesin samimi anlatımından beni kıskanırken komik görünmüştü. Uçak yolculukları hep benim için uzun kara yolu seyahatinin yerini alamazken bu kadar eşsiz bir kadınla nasıl olur da bu kadar eşsiz bir yolculuk gerçekleşebiliyordu ?Bunu o an düşünmemek kaçınılmazdı.
Yaklaşık yolculuk 14 saat kadar sürsede bu bana Kara ile omuz omuza uyuyarak 4 saat gibi gelmişti. Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Sonra biraz aşağıya... Kim bilir nerde,hangi yerde, nasıl yaşayıp geçinen insanların koordinatları üzerindeydik. Görsel, tam bir şölen olmasa da sanki bana kahverengi bir sürü kaya parçaları varmışta bölük bölük görüntü içerisine yerleşmiş evleri anımsatmıştı. En azından böyle görünüyordu ...
Görsel bir şölen arıyorsam eğer sağ omzuma bakmam yeticekmiş gibiydi. Haklıydım. 'Ağzı açıkta da yatmıyor.' Diye gülümseyerek düşündüm. Sarı saçlarını kulağının arkasına alırken tekrar tekrar düşüyordu. Sımsıkı tuttuğu ellerimin açılmasıyla uyandığını anlamıştım.
'Ne kadardır uyuyorum ?'
'Bilmem. Ben sadece nasıl uyuduğunla ilgileniyorum.'
gülümsedi. 'O hostes, sana bir şeyler ikram etti mi ? Ve sende aldın mı? Doğru söyle Sedat.'
Gülmemek için dişlerimi sıktım. Dudaklarımı yaladım. Sadece tek bir kelime;
'Hayır.'
Dudaklarımdan yavaşça yükselip öptü.
Sonra pilot seslenmişti. ' Fond Farewell, yakınlarındayız yaklaşık 2 saat sonra İstanbul Atatürk Havalanına iniş yapmakla beraber olup iyi seyahatler dileriz.'
Kara dikkatle dinlerken ben biraz bunu kulak ardı edip dejavulardan uzak durmaya çalıştım. Afrikaya genelde Johannesburg için gelirdim. Burası Afrikanın metre kare fiyatı en yüksek , aynı zamanda en zengin , ticaret ve yerleşim bölgesiydi. Afrika'nın en büyük finans şirketleri ve tanınmış enformasyon teknolojileri kuruluşları burda olduğu için babamın zamanında beni terkedip nerdeyse 1 hafta hiç uğramadığı Afrika turları hep burda geçmişti. Unutmak ne mümkün...
Kara'ya dönüp seslendim.
'Beğendin mi bakalım Afrika'yı?''
'Evet. Çok güzeldi. Seninle inanılmazdı. Özellikle o gölü unutmucam.' gözlerini kaçırdı.
'Bende.'
***
Uçak piste iniş yaptığı sırada gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Valizleri aldıktan sonra bir taksi bulmayı düşündüğüm esnada Pankarta ellerini sarmış Harunu gördüm. AH OLAMAZ!
''Sedat ve Kara Ailesi...''
Pankartı okuyunca tabikide gülmüştüm. Kara geriden koluma girip 'Onu ben aradım.' dedi.
Bende O'na ; İyi yaptın. Dedim.
Harunla selamlaşırken yüzü uykusuzluktan sararmış gibi görünüyordu. Şirketin tüm işlerinin ona kalması mıydı sorun? Ya da beni burda saatlerce beklemesi miydi? Ne olursa olsun, hangi seçenek olursa olsun hakkını ödeyeceğimi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ VE KARA (Düzenlenecek)
Romance"Belkide Dünya'ya gelme sebebim sensindir. Belkide ben dünyaya seni çok sevmek için gönderildim. Bana başbelası diyorsun ya ben senin başına gelebilecek en büyük belayım evet."