"İçimden bir ses bugünün yorucu bir gün olacağını söylüyor..."
Şöyle bir aynadan kendime baktım. Siyah kumaş pantolonumun paçalarını sıyırdım. Elimle ütü izini toparladım. Yeni satın aldığım bu eve alışmak biraz zor olsada kol düğmelerimin yerini nihayet buluvermiştim. Yaklaşık bir aydır gitmediğim şirketimde bugün izin günüm olmasıda ayrıca bir saçmalıktı. Aman ne şikayetçiyim aman ne çalışma hevesli bir işadamıyım (!)
Telefonu elime alırken tam o esnada Kara arıyordu. Şaşırmıştım. Kalp kalbe karşıymış derler; açtım.
"Kapıyı açar mısın?"
"Ne var kapının arkasında?"
"Bir ev hediyesiiii."
Sesi çok neşeli gelmişti. Dayanamayıp merdivenlerden indiğimde soldan döndüm. Ayak seslerim boş parkede adeta yankılanıyordu. Kapıyı açtığımda kulağında telefonuyla Kara karşılayınca kaşlarımı kaldırdım. Hemen onu süzdüm. Ayağında spor ayakkabıları altında kot jean ve üzerinde de beyaz bir gçmlek vardı. Galiba bugünü benim evimde geçireceğiz diye zahmet etmedi diye düşünmüştüm.
Telefonu kapatıp sırıtmıştı.
"Ev hediyem güzelmiş."
Belinden kucaklayıp kendime çekicekken elimi belinden alıp bana iade etti.
"Ev hediyen ben değilim."
Elinin arkasında olduğunu şimdi farketmiştim.
"hımmm."
İçeri geçerken arkasındaki hediyeyi bana doğru uzattı. Bir poşetti.
"Çok naziksin bebeğim."
"Kıyafetin yoktur diye düşünerek sana bunları getirdim. Hadi dene."
Poşeti açtığımda içinden kuru kafalı bisiklet yaka bir tişört çıkarkn koyu renk bir pantolonu da görünce Kara'nın şaka yaptığını düşünmüştüm.
"Hayatım zahmet etmişsin ben gyinmiştim zaten."
"Mızmızlanma."
Hayır olamaz bu işten sıyrılamıyacağım galiba.
Beni sabırsızlıkla şaka yapmadığından emin olduğunu öğrendikten sonra bekleyince yanında gömleğimi çıkarmaya başladım.
"E yardım etmeyecek misin?"
Ellerini gögüslerinde birleştirmişti. Şöyle bir beni süzdü. Başını iki yana salladı. Bende karşılık olarak güldüm.
Tişörtü üzerime geçirince elini ağzına götürdü bende hemen elini ağzından çekivermiştim.
"Tutma kendini anlıyoruz herhalde komik olduğumuzu."
"Altında kumaş pantolonla hiç hoş durmadı o yüzden güldüm ben."
"Tabi. Tabi."
Altıdakini çıkartıp pantolonun kemerini takıcakken gelip eliyle alttan fermuarımı çekip düğmesini ilikledi. Sonra başını omzuma koyup gülmeye başlamıştı.
"Neden bunları giydirdin bana?"
"Çünkü bugün özel bir gün."
"Özel bir günden kastın ne Kara?"
"Offff çok konuşuyorsun." Bana döndü ve dudağımdan öptü. "Bi sus artık."
Cüzdanımı aldıktan sonra elimden tutup arabayı istediğim yere sürmemi istemişti. Dediğini aynen yapmıştım. Hiç görmediğim bir yere gelmiştim. Daha önce İstanbulda böyle bir yer olup olmadığını bile bilmiyordum. Normal insanlar yürüyor kafelerde oturan kızlar dedikodu yapıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ VE KARA (Düzenlenecek)
Romance"Belkide Dünya'ya gelme sebebim sensindir. Belkide ben dünyaya seni çok sevmek için gönderildim. Bana başbelası diyorsun ya ben senin başına gelebilecek en büyük belayım evet."