Babam şöyle derdi "Uçak, bir insanın sonunu bilemediği bir yolculuk şeklidir o yüzden en son kiminle nasıl vedalaştığına önem ver"
Babamın bu sözünü uçağa adım atana hatta yol boyunca boğuk kısık ve yumuşak bir sesle içimden hep tekrarladım.Vedalaşmak vedalaşmamak ya da vedalaşamamak..
Veda şekli önemlidir evet.
Bende susarak vedalaşırım. Ağzımdan çıkan her kelime yaşanmışlıklar önünde duruşmaya çıkarken lehime delil olarak kullanılmasın diye.
Belki de susmanın en iyi iletişim şekli olduğuna inandığım için diye.
Hay sikiyim ağlamak yok Sedat!
Vedalaşamadan gidiyorum işte. Susarak. Gönlümü susturarak. Bastırarak tüm duygularımı...
***
Tüm işlemleri halletim. Uçağa yerleşme anına kadar gözümün gördüğü hiçbir şey hafızama yerleşmemiş olmalı hatırladığım tek şey ucak saatlerini gösteren yeşil elektronik tabela.
Elimi cebime götürdüm. Telefondan hattı çıkarıp telefonla birlikte fırlattığım aklıma geldi.
Boşluk işte.
Telefonun boşluğunu dolduramayan cebimde yumruğumu sıktım. Boğazıma kılcık kaçmış gibi hissediyordum. Naparsam yapayım hep orada kalacak beni rahatsız edecek hissi.
Gözlerimi kapatmaya korkuyorum.
Gözlerimi kapatıp koltuğuma yerleştim. Ama gözlerimi her kapttığımda o karanlıkda Kara nın yüzünü görüyordum. O kısacık mutlu karanlıkda dudaklarından öpüyordum. Kiraz kırmızısı dudaklarını doya doya öperken minik ellerini boynumda hissediyordum sanki. Sanki buralarda gibiydi. Belki bu uçakta.. Belki şuan buralarda. Belki bana süpriz yapacak ve yanımda oturacak kişi odur belkide. Belkii işte.
Keşke!
İçimdeki tüm bu duyguları bastırırken business e yerleştim.Kendi şirket uçağımla gitmek istemedim. Harun'un durdurmasından korktuğumdan olsa gerekti. Şuanda durdurmasına ihtiyacım vardı aslında. Ama kendime iyi bir yalancıyımdır.
Uçakta beklerken biraz dergiyle oyalanmak istedim. Dergiyi valizin küçük cep bölümünden çıkarırken sıkılıp vazgeötim. Halim yok gibiydi. Bacaklarımı uzatıp rahat şekilde oturdum. İpod'dan müzik dinlesem iyi olurdu sanırım. Ekranı açtım kulaklığı geçirdim. Sessiz yolculuklardan hoşlanırdım ama sanki burası çok gürültülü gibiydi. Boş olan yanımdaki koltuğa oturmak üzere apar topar bir bayanın telaşla ayak sesleriyle irkildim.
Noluyor ??
Başımı çevirmedim. Koltuğun kenarından destek alan elimin üzerine kafamı yerleştirip karşı koltuğun açık olan perdesinin açılmış olan gümüş çıt çıtına dalmıştım. Bir kaç dakika daha Kadın ağır valiziyle çabalayıo yanımdan geöerken destek alan dirseğime hızlı bir şekilde çarpıp beni sarsmıştı.
Hay Allah'ım sabır
Pierre Cardin altın zımba detaylı kalın botlarına baktım. Bacaklarının uzunluğu inceliği O'nun (kara) kine benziyordu. O'nun gibi kokuyordu sanki. Haftalardır bir şey girmeyen boğazımdan sıcak su geçmiş gibi oldu. İçim sıcacık ,heyecanlanıp kafamı kaldırdım.
Hassiktir
Gözleri hafif çekik gibiydi. Simsiyahlardı. Ortadan ikiye ayrılmış omzundan dökülen kesimli esmer saçları yeterince seksilik katıyordu ama O'nu biraz banka görevlisi gibi ciddi biri gibi gösteriyordu.
Bir an O (Kara) sanmıştım.
Neyse
Yanıma geçip oturdu. Gözlerini kıstığında zaten yok oluyorlardı.
Göğüsleri 90 felan sanırım.
"Öyle bakacağına biraz yardım etsen?"
Pardon? Uşağını felan evde unutmuş manikürü bozulduğu için tafra yapan sürtükle uğraşacak bir gram halim yok? Hayırdır?
Gözlerimi sıkıp açtım. Dudaklarımı yaladım ve hiçbir şey söylemedim.
Kadın kaşlarını çatıp konuşmaya başladı.
"Ne kadar kaba bir herifsin"
"Teşekkür ederim"
Başımı salladım.
JHay Allahım ya derdim başımdan aşkın lütfen sus rica ediyorum sus.
Müziği durdurup ipod u cebime koydum.
"Senin derdin ne böyle yaşayan ölü gibisin?"
Parmağımı ağzıma götürüp sus işareti yaptım kadına. Susmak bilmiyordu.
Gömleğimin yukarı kalkmış olan yakasını düzeltmek için elini yaklaştırdı. İrkildim.
"Seninle uğraşıcam. "
"Neden?"
Dedim ve ekledim?
"Psikolog musun?"
"Hayır" yüzünü ekşitti. "Değilim ama derdini anlatabilirsin?"
"Adın?"
"Hande" dedi kadın. "Senin?"
"Pek psikolog ismine benzemiyor bencede psikolog değilsin." Derin Nefes alıp verdim.
"Tunç bende"
Siktir et bir daha nerde karşılaşacağız.
Adımı yanlış vermenin bir sorun olmayacağını düşündüm. Bir kerecik hayatımdan uzaklaşmak herhangi biri olmak istedim.
"Hmm. Tunç memnun oldum."
Elini uzattı tuttum. Sıktım.
"Bende memnun oldum Huriye hanım"
"Huriye de kim?" "Hande ben?!"
"A kusura bakmayın Huriye eşimin adı. Çok özlemiş olmalıyım kusura bakmayın tekrardan."
"Evli misiniz? Yüzük göremedim?"
Napcan kendine mi alcan?
"Yeni evlendik alışkın değilim"
"Ya öyle mi nerede evlendiniz?"
"Paris de"
"Ne güzel çok şanslı olmalı" "Nerede şuanda kendisi?"
Hemde ne şans
"Sayılır" "Afrikada, onun yanına gidiyorum" kaşlarını kaldırıp meraklı meraklı sorgusuna devam etti.
"Nasıl tanıştınız?"
"Hayat kadınıydı."
Kadının birden gözleri yuvalarından fırlayacak gibi olmuştu.
Şöyle bir imayla bakıyor gibiydi: pis sapık buna inanamıyorum !
Ama yinede - cazibeme dayanamıyor olmalı- diyologu sürdürdü.
"Hadi canım"
Zoraki gülümsemesiyle parlak dişlerini görmüştüm.
"Yok yok cidden öyleydi"
Alçak sesle kendi kendine miğdesiz diye mırıldandı fakat bunu duymuştum. Suratının haline Gülmemek için dişlerimi sıkmıştım.
"O zaman bana hayırlı olsun demek düşer"
"Teşekkür"
"Erken evlenmişsiniz sanırım?"
"Yoo?" "Yaşımı bilseydin hadi be geç bile kalmışsın derdin."
Erken mi?
"Kaç yaşındasınız?"
"41"
7 yaş fazla söyledim bir şey olmaz sanırım. İlk defa yaşımı küçültmedim hayırdır inşallah.
Kadın hayretle suratımı inceledi. Arada gözü cinsel organıma denk geliyordu. Bu durumdan rahatsız olmuştum. Devam etti.
"Vaov! Haklısın geç kalmışsın ama hiç yaşını göstermiyorsun!"
Yüzüme dokunup dudaklarıma yakınlaşmıştı. Bir an öpecek diye ödüm koptu.
"Eşin kaç yaşında peki?"
"28"
"Vaov! anlaşabiliyor musunuz?"
Hadi canım bir hayat kadınına bu yaşta yetebiliyor musun demiyorsunda
"Ölüyü diriltirim" dedim kulağına sessizce. Kaşlarını kaldırıp dişlerini sıktı. Elimi çenemde gezdirip tekrar söylendim.
"Anlaşmak ne kelime karşımda ciğer görmüş kediye dönüyor"
Hoşuna gitti. Hatta çok hoşuna gitti.
"İsterdim."
Ne!
"Efendim?"
"Eşinizlede yani tanışmak isterdim."
"Tabi canııım tabi"
"Nereyw gidiyorsunuz?"
"Afrikaya .....s'ya"
"Havaalanına çok yakın"
Başımı salladım.
"Aslında benim biraz vaktim olacak beni ağırlama teklifinde bulunabilirsin."
Vaov! Evliyim dedim. Ya kadına bak.
"Olabilir"
"Harika" "o zaman ben biraz kestirebilirim Tunç"
"Tunç?"
Tunç'dum ben demi? Ha evet.
"Sana dedim"
"Ha evet evet. Ben de kestiririm birazdan"
***
Bir kaç saat derin uykudan sonra uçağın yere inişindeki miğdemde bıraktığı kelebek etkisiyle uyandım.
Hande bir kaç dakika önce uyanmış gibi görünüyordu. Gözlüğünü takmış ünlü bir moda dergisi okuyordu. Kafamı kaldırığımda "nihayet" dedi.
"Nihayet uyanabildin uykucu"
"Bana bir daha sakın uykucu deme!"
Korkak ama alaycı gözlerle baktı.
"Nedenini sormuycam ama ne o döver misin yoksa?"
"Evet" gözümü ovuşturdum. "Hemde çok sert döverim"
"Şiddete meyilli haline bayıldım Tunç"
Dudaklarını ısırıp açık olan gömlek düğmelerime baktı. İtiraf ediyorum Hande beni korkutuyordu.
"Bu dinamikliğini spora borçlusun sanırım?"
"Efendim anlamadım?"
Dedim .
"Diyorum ki kocaman kolların var göğüs kasların gömleğini patlatacak neredyse. Harika görünüyorsun"
Övülmek hoşuma gitmişti. Ama çok övüllmekten sıkılmış gibi bir tavır sergilemeyi severdim.
"Fazla iyi görünmüyorum canım abartma"
"İniyoruz" dedi kadın valizini alırken.
"Evet" dedim.
***
Uçaktan inene kadar kıçımdan ayrılmadı. Hatta bana dokunmak için her fırsatı değerlendiriyor gibiydi. Bana O'nu (karayı) hatırlatıyorudu.
"Gilbert nasılsın dostum"
Arabayla beni havaalanından alacak afrikalı bir dostum lüks bir porshe ile beni karşılamaya gelmişti.
Hande nin bir kaç dakikalık taciz bakışları üzerimden arabaya yöelmişti.
Ayağa kalktığında kalçaları daha belirginleşti sanki? 100 bb var herhalde.
Seksi kadın.
"İyidir abi hazırsan seni bırakayım. Abla saçlarını boyattı sanırım."
O'nu (karayı) görememeye ihtimal bermiyordu tabii. Haklıydı ama yanımda gerçekten yoktu. Bu beni ruhsal olarak hem yoruyor hem de agresifleltiriyordu.
"Hadi hadi çok konuşma arabayı çalıştır." Dedim. "Bayanın elindeki valizide al. Benimle geliyor"
Diye ekledim.
Hande arabanın yanında yanıma koşar adımlarla ilerleyip "ciddi misin?"
Diye haykırdı.
Boynuma atlaycağı sırada kollarından kurtuldum. Komik durumunu unutması için arabanın kapısını açtım.
Hadi kapıyı açtığım ikinci kadın oldun şanslısın .
Gilbert'ın yanına oturdum. Sola oturmak tuhaf olmuştu. Direksyonun sağda olmasını garipsemiştim biraz.
Yol boyunca Hande hiç konuşmadı.
"Afrikaya neden geldin?"
Dedi gilbert.
"Bir proje var onun için geldim."
"Ekibin yok mu?"
"Ben bir gün önceden gelip bir kaç saat buranın tadını çıkarmak istedim."
"Zorunlu iş otel hapisleri başlamadan tadını çıkarırım dedin yani"
"Aynen öyle"
Dedi.
Bir kaç saat sonra afrikanın ....'ya ulaştık. Bırası oldukça lüks otellerin bulunduğu havaalanına en yakın doğal yaşam alanına sahip küçük bir şehriydi.
Yeşil çimlerin alt zemin olarak kullanıldığı otele giriş yaparken Gilbert a 560 dolar ödeme yapıp uğurladım.
"Aracı bir kaç saatliğine verirsin daha daha sonra"
Dedim otel kapısının önünde.
"Tabi abi zaten senin ne zaman istersen"
Diyip elimi sıktı. Hande y le de el sıkıştıktan sonra bir havayla yok oldu. Afrika ya geldiğim bir yaz günü sokakta tramped çalarken tanışmıştım Gilbert la. Önüne yüz dolar atmamı o kadar büyütmüştü ki gideceğim yere kadar peşimden teşekkürler yardırmıştı. Bu mahçubiyetimin altında kalmayıp akşamına alkol içmek için bir mekanda sözleştik ve akşamına buluşup bira ısmarlamıştım.Yarın doğum gününün aynı zaman da annesinin ölüm günü olduğunu söyledi. Babaaının da annesinin ölümü üzerine onu terkettiğini anlamıştı. Sabaha kadar sersem gibi yapmıştı beni ağlatmaktan. Daha sonraki gün bu arabayı onun için satın almıştım. Dostluğumuz böyle başlamıştı. Giilbert a bir kahveyi bırakın bir sakız ısmarlayın yüne kırk yıl köleniz olur. Temiz kalpliliğine ve karşılık duygusunu çok sevdiğim bir insandır. Bu yüzden Afrikaya gelmeden önce hazırlan ben geliyorum demem yeterli olmuştu.
Otelden içeri girdiğimde gümüş kaplama 120 kiloya yakın avize gözümü aldı. Eminim O (kara) bunu görse kesin tam bu noktada selfie çekilirdi. Hande ye baktım aynı şeyi yapmadı.
"Benim buraya param yetmez yaknız"
Dedi açıkca.
"Sakin ol benim misafirimsin"
Diyip ödemeyi yapınca hemen koluma girip sıkıca kolumu sardı. Hande yi bir kaç adım geride beni beklemesini için işaret yaptım.
"İsiminizi ne diye kayıt ettiriyim efendim? (İng konuşuluyor)"
"Asıf Zindar"
Dedim.
***Valizleri taşımak için bir kaç görevli arkamızdan geldi. Hande nin valizini taşımak da daha fazla zorluk çektiği belliydi.
"Ne var bu kadar valizde?"
Dedim gülümseyip.
"Kadın kişisel eşyaları işte az çok bilirsin işte eşinden"
"Bir kaç iç çamaşırı da var mı?" Diye fısıldadım ukalaca güldü.
"Hem de en gösterişlisinden"
"Hadi bakalım" dedim.
***
Odaya çıktığımızda afrikanın eşsiz güzel havasının değişkliğini hissetmiştim.
Ödemeyi görevliye yapıp nazikçe kovduö. Kol düğmelerimi çıkarıp özenle kutuya yerleştirdim.
Hande üzerindeki montu çıkardı daha sonra hızlıca ayakkabılarını daha sonra da hızlıca dar tişörtünü.
Sakin sakin
Yanıma gelip yatağın başlığından destek alıp geri doğru itekledi. Çok seksiydi. Beyonce parfüm serisini kullanıyordu. Kokusu O nunki gibi değildi. Hızlıca yatağa düştüm. Bacaklarını üzerimde iki yana açtı. Handeye karşı koymak zordu. Seksi kalçalrı vardı. Ama bana O nu hatırlatacak vücudu yoktu. Göğsünde köprücük kemiğine yakın yerde beni yoktu.
Yeter
"Zengin misin?"
Öpeceği sırada fısıldadım.
"Nerden çıktı"
"Zengin olabilirsin" "sayemde"
Dedim. Tam üzerime oturdu. Göğsüme ellerini koydu.
"Nasıl? " "isterim" dedi
"En iddialı iç çamaşırını giy"
Üzerimden inip valizi açtı gözümün önünde hiç utanmadan soyunuyordu. Kafamı odanın camındandışarıya çevirdim.
"Sen evli değilmiydin? Çapkın olduğunu anlamıştım"
Soyunurken konuşuyordu.
"Eşim ile ben birbirimizin sevgisine sadığız bu konuda bana saygı gösteriyor"
"Zevk ayrı sevmek ayrı diyorsun yani "
"Yok sayılmaz" "hadi giyin artık " sabırsızlanmıltım.
"Tamam giyindim" dedi "şimdi ne yapıyoruz?" Dedi heyecanla.
Ov.!
Gözlerim böyle bir şölen görmeyi beklemiyordu. Göğüslerinin ultra transparan kısmı ndan aşağıya inen şarap kırmızı dantel kalçalrında devam ediyordu. Manken gibi fiziği vardı. Henazından her erkeği çıldırtabilmeye yetecek kadar. Yatakta doğruldum.
Dudaklarımı yaladım. Yaklaşacağı sırada elimle dur işareti yaptım
"Şu an her komutum için 100 dolar veriyorum."
Ekledim.
"Yerinde kal ve konuşma"
Yerinde kaldı ve konuşmuyorum tamam tavrıyla ellerini ağzına götürdü ve güldü.
200 dolar fırlattım.
"Etrafında dön " etrafında kollarını açıp yavaşça dönmeye başladı.
"Hızlan"
Hızlanıo dönmeye başlayınca duraksayıp düştü.
Salak
200 dolar daha attım.
Bir iki dakika hızlıca döndükten sora
"Hâlâ ne kadar döneceğim?"
Diye mızmızlandı
"Aa konuşmak yok!" Dedim
"Arttıryorum şuandan itibaren her itaatıma karşılık 1000 dolar" dedim
Gözlerinde dolar işaretlerini görebiliyordum.
Odaya ab... Vodka söyledim. Kapıdan servisi alıp yatağa tekrar yürüdüm. Bir yudum aldıktan sonra bir bardak Hande ye uzatıp
"Yarısını Başından aşağıya dök yarısını iç " dedim. Şaşırmış kara gözlerini ciddi miyim diye ğzerime dikti.
"Aksi bir şey yaparsan ne olacağını sakın sormamış ol" diye söylendim.
Bu oyun hoşuna gitmiş gibi görünüyordu. Başından dötüğü vodka ile ıslandı. Saçları omzuna yapıltı yarısını da tek seferde içip bardağı masaya bıraktı.
2000 dolar daha bıraktım.
"Şimdi dans et dedim." Telefondan Tairoz Cruz açarak.
"Tamam" dedi. Çok kıvrak bir şekilde dans etmeye başladı.
Çok seksi dans ettiğini itiraf etmeliydim
"twerk biliyorsan yap" dediğime bile pişman olmultum . Çok güzel dans etmesi beni etkliyordu. Bir bardak içtim iki bardak daha.
2000 dolar daha fırlattım.
Uçan paralara baktı. Dans ederken şarkıya katılıyordu.
Ona mı benziyordu dans ederken?
Saçmalama Sedat?
Halisilasyon görür gibi olmuştum.
"Ne zaman üzerine gelicem?"
Diyip sırıttı.
"Bilemem daha etkilenmedim. "
"şuanda her itaat için parayı tekrar arttırıyorum" dedim
Duymak için sabırsızlanmışa benziyordu.
Cebimde hesaplamalrıma göre nakit 18.790 dolar kalmıştı.
"5.000 dolar" dedim.
Kahkaha atarak daha istekli dans etmeye başlamıştı.
"Soyun!" Dedim.
5 bin daha bıraktım. Üzerimi çıkartırken sevişmek için çıldırmışcasına soyunmaya başladı.
Soyunmuştu.
Bir 5000 dolar daha bıraktım.
"Dans etmeyi kes demedim"
Diyince dans etmeye devam etti. Bir dakikadan uzun süre handeyi o halde izliyordum. Bir yandan şarkının ritmine uygun vodka bardağına parmağımla ritim tutuyordum.
Fenalaşmışken yatakta düzgünve doğrulup içine girdim. Pikeyi üzerime çekip çoraplarımı çıkardım.
"Şimdi giyin ve odayı terket şarkı bitene kadar süren var"
Diyince
5000 dolar daha fırlattım.
Ruh hastasıymışım gibi gözleriyle bana baktı.
Ruh hasstasıyım evet!
Yerdeki paraları toplarken çok komik gözüküyordu. Gözümün kenarından bir damla yaş düştü.
Şarkı bitmesine yakın odadan çıkacağı sırada bağırdı
"Sen acil bir psikologa görün Tunç!"
Salak yemin ediyorum.
Üzerime alınmadım tunç dediğinden olsa gerekti. kapıyı çarpıp çıktığında şarkı on saniye sonra bitip durdu. Dakik orospuyu bu konuda kutlamıştım. Uykuya hayalli dalar gözlerle küt gittim.
***DEĞERLİ OKUYUCULARIM BÖLÜMÜN KISA OLMA SEBEBİ SİTENİN KASMASI GELECEK BÖLÜM DAHA UZUN OLACAK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN SİZİ ÇOK SEVİYORUM kendinize iyi bakın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ VE KARA (Düzenlenecek)
Romance"Belkide Dünya'ya gelme sebebim sensindir. Belkide ben dünyaya seni çok sevmek için gönderildim. Bana başbelası diyorsun ya ben senin başına gelebilecek en büyük belayım evet."