Bir bahar akşamı oldu herşey.
Önce sesini duydum sonra sonra da,
Beni benden alan ela gözlerini.Kalbimin teklediği o an gözlerimiz buluştu,
Yeni yeni batan güneşin yerini alan karanlığın akşamında.Saate göre saniyeler bana göre asırlar gibi gelip,
Geçen saniyelerde ilk o kaçırdı bakışlarını.Önüme düşen yüzüm parçalara ayrılırken,
Armağan ettiği şarkıda yeniden birleşti parçalar,
Birbirine karıştığı bütün duygularda.İşte o an..
Çalan saatten habersiz düğümlendi sözlerim.
Ettiğim yeminler yaşlandı,
İnadına birbirini kovalayan yelkovanla akrebin ekseninde.Kuruyan gözlerim yine yeşerdi, Vagonlarla bir dolup bir boşalan düşüncelerde.
Gökteki dolunayda kamaştı gözlerim,
Daldan dala konan kumrulardan bi haber.Anladım ki...
Sabah olmayı bilmeyen gecelerde,
Onun unutamadığım hayali,
İçimde git gide büyüyen sesinin yankısıyla,
Hiç gelmeyen o saat gibi bekler olmuş yüreğim.Hiç ummadığım bir anda,
Bütün yıldızları toplayıp etrafına,
Onun unutamadığım ses dalgasında,
Döküldü ismimin harfleri (Maral).En usta ressamın fırçasının ucuna bulaşan eşsiz rengi andıran,
Tertemiz çalınmamış bir düş kurduran,
Çığlık çığlığa eriyen sevda barının,
Işıltının fiyakasında bir bekleyişle beklerken beni,
Cahil gönlümde aşk kesildi,
Ruhumun üşeyen yanında yanan ürkek adımları.Terleyen avuçlarıma bir öpücük bahşederken,
Doğmayan güneş batmaz oldu, sabredemeyen yüreğimde.
Son hallerime dünyalar benim şımarıklığımda ilan eden parmaklarım hissizliği yaşarken.Yine anladım ki...
Sarsılmadan hiç bir çiçek açılmaz,
Açıldıktan sonra tarifinde sulanmadıkça,solduğu gibi.Şimdi ılık ılık esiyor sonbaharın yelleri.
Ulaşılmaz bir ahenkle birleşen gözlerimiz söner.
Gözlerimden dudaklarına düşen damlalarda sesim kısılır.
Baharı unutturan sonbaharda yankılanıyor,
Ayrılığımızın yıl dönümü.Mutlu yıllar...
Bir bahar akşamında bütün ahenklerin tutkusuyla başlayan,
Sonbaharın serin sularında sönen aşkımızın adına,
Mutlu yıllar.Yüreğimizin çektiğini,
Aklımın almadığı
Ayrılık yıl dönümümüzde mutlu yıllar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAKLARDA BİR YER
PoetryEnse kökünden başlayıp vücudunun tamamını ele geçiren sinirlerin omuriliğe atılan bir darbenin felç etmesi gibiydi, kulaklarınında çınlanan sözcükler. Solukları yavaşlarken, duyduğu üç kelimede takılmıştı. " Başınız Sağ Olsun." Bir ülke değil, kocam...