Ne isterdim biliyor musun ?
Vuslatını yakın eden yollara
Savurduğumuz yılları serip
Gündüzü de gecesinden ayırmadan
Mevsim geçişlerini de ekleyip
Sindire sindire seyretmek isterdim.Ne isterdim biliyor musun ?
Şimşeklerin çaktığı gözlerindeki çaresizliğe bir taş atıp,
Sadece gamzendeki çukura bütün yağmur damlalarını doldurmak isterdim.
Susadığım zaman olmayışında
Mutluluk şiirleri yazıp tek tek kondurmak isterdim.Görmeyi istemediğin geçmişin kötü anılarına bir çizik atıp,
Hiç vazgeçmeden tozlu gönlünden çıkan o güzel kokuyu koklamak isterdim.Ne isterdim biliyor musun ?
İlk ve son defa
Sonbaharın o soğuk karasına baharın sıcak akını koymak isterdim.
Hiç dokunmadan tutmak isterdim parmak uçlarını...Ne isterdim biliyor musun ?
Hakkın yolunu ezberlerken
Şükür nidalarıyla aldığın
Benim de en sevdiğim eşarbı takıp
Peşim sıra bütün şehrin toprağını kucaklayıp
Neredeysen oraya kurulmak isterdim.Kaldırımların esmerleşen tenine
Ayak izlerimin krokisini bırakıp
Senli geçmiş ömrümü karanlıktan sehere çıkararak
Denha sokaktarı ilk defa yüremekten korkmak isterdim.Zira hikayenin geri kalanına yalpalayarak değil
Vakur bir gidişle kimliği asla belirlenmeyecek mezar taşıma üç nokta koymak isterdim...Zorunlu acıtasyonlara gerek kalmadan
Gidenin razılığında kalanı Allaha emanet edip
Mahşerin o kalabalığına karışıp Vuslatı Nura kavuşmak isterdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAKLARDA BİR YER
PoetryEnse kökünden başlayıp vücudunun tamamını ele geçiren sinirlerin omuriliğe atılan bir darbenin felç etmesi gibiydi, kulaklarınında çınlanan sözcükler. Solukları yavaşlarken, duyduğu üç kelimede takılmıştı. " Başınız Sağ Olsun." Bir ülke değil, kocam...