Senli sayfaların son yaprağı
İçimdeki kocaman bir şehir olan sana göz kırpıyor
Bir telaş kaplıyor parmaklarımı ansızın
Huzursuz bütün duygular
Sanırım en çok da korkak
Nasıl dile gelir senli büyüler?Eskimiş bir sandal gibi
Tuz kokar içimdeki sensizlik
Uğultudayan insan seslerine karışıyor
Gönlümdeki kanatsız gümbürtüKüstürdüm nedensizce bütün masmavi sabahları
Sarsıyor sert rüzgârlar artıkŞimdilerde ilacı bitmiş bir hasta gibi
Halsiz yorgun en çok da can çekişir oldum
Soğuk ellerimin değdiği çiçekler bile soldu
Kurak çöllerde hakka kavuşmak isteyen bir bedevi misali
Kuruyan damağımı ıslatacak suya hasret gibiyim.Cevabı kalmadı yokluğundan hediye kalan soruların
Bir önemi de kalmadı artık
Bitmeye meilli olan günlerin
Son demleri bekliyor nasıl olsa beniBenden geriye kalan kırık bir söz
"Kabul oldu bedduan."Bırakıyorum sana
Sahibi sen olan kalbimi
Yanında sonunu şimdi biten kitabı
Son nefeslerimle ısıtıyorum emanetimi
Taşsın yüzündeki gülümseme
Değsin bu hikayenin bitişineGül ki
Gözlerime aksın son perde
Gül ki
Son bulsun bütün iç çekişlerimBütün gidişleri topladım
Bir daha dönmemek üzere..Bendeki sana baktığım gibi
Kendine iyi bak
Hoşçakal...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAKLARDA BİR YER
PoetryEnse kökünden başlayıp vücudunun tamamını ele geçiren sinirlerin omuriliğe atılan bir darbenin felç etmesi gibiydi, kulaklarınında çınlanan sözcükler. Solukları yavaşlarken, duyduğu üç kelimede takılmıştı. " Başınız Sağ Olsun." Bir ülke değil, kocam...