◆ One

6.7K 256 20
                                    

Adımlarım, kapının önüne geldiğimde yavaşladı. Bana tanıdık olmayan bir parfüm kokusu burnumu sızlattığında tedirgince anahtarı deliğe soktum, çevirerek kapıyı araladım. Salonu yabancı bir adamın sesi doldururken merak tereddüt içinde babamın yanına ilerledim. Genelde misafiri olduğunda bana önceden haber verirdi.

Adamın önce sarı saçları görüş alanıma girdi, ardından pahalı olduğu duruşundan belli olan takım elbisesi. Açıkçası daha yüzünü görmesem de ürktüğümü söyleyebilirdim. Biraz tedirgin olmuştum, çünkü bizim evimize böyle insanlar değilde, babamın birlikte ava ve balık tutmaya gittiği göbekli, bira hastası, evli ve çoluk çocuğa karışmış lise arkadaşları gelirdi.

Babam beni fark ettiğinde yüzüne cılız bir gülümseme yayıldı. Bu gülümsemenin altında bir şey aramalı mıydım?

"Riley, tatlım hoşgeldin. Buraya gel. Seni misafirimizle tanıştırayım." Konuşması sonlandığında arkası dönük adam, aniden bakışlarını bana yönlendirdi. Ben ise neye uğradığımı şaşırmış gibi duruyordum. Neden böyle bir tepki vermişti ki?

Adam ayağa kalkarken, kendimi önemli birisi gibi hissetmiştim. Ama ben ve önem zıt iki kelimeydik.
Yanlarına gitmeden önce derin bir nefes aldım. Babamda ayağa kalkarken, omzuma dokunarak eliyle adamı işaret etti.
"Jeremy Bieber. Bir dostum," derken sesindeki iğnelemeyi bir tek benim fark etmediğim bariz ortadaydı. Jeremy Bieber, olduğu yerde nefesini dışarı verdi.
"Merhaba," diye mırıldandı elini uzatırken. Tereddütte kalsamda onu geri çevirmedim. Yalnız ben sadece sıkacağını sanarken, adam elimi dudaklarına götürdü ve hissedilemeyecek bir öpücük kondurdu. Midem hayretle kasılırken, yutkundum. Boğazımın kuruduğunu hissettim. Bu yaptığı bir yana, adamın bakışlarından da rahatsızlık duyuyordum. Belki yakışıklıydı fakat ebeveynim yanımdayken birisiyle flörtleşmek bana göre değildi. Hemde yetişkin gibi duran bir adamsa. Babam yavaşça öksürdüğünde, elimi geri çektim.

''Jeremy buraya seninle konuşmak için gelmiş,'' bedenimdeki şaşkınlık bir kat daha atarken, üzerine korku da eklendi. Okul ile ilgili bir sıkıntım yoktu, bu kadar bakımlı olmasa bir öğretmen bile olabileceğini düşünebilirdim.

''Peki konuşalım,'' diyerek koltukları gösterdim. Adam sonunda ağzını açarak bir kaç kelime konuştu. ''Ihm, bu akşam işiniz yoksa sizi bir yemeğe götürmek isterim.'' Gözlerim irileşirken, boğazım kurudu. Babam'a döndüm. Jeremy'e kaşlarını çatmış temkinli bir ifadeyle bakarken, ona yönelen bakışlarımı hissedince gözlerine ulaşmayan bir gülümseme yayıldı dudaklarına. Bu onun dilinde ''Gidebilirsin ama gitmeni istemiyorum.''du.

Ne yapacağımı bilemez bir halde etrafa bakarken babam sırtımı okşadı. ''Hadi, odana git ve hazırlan.'' Şaşkınlığımı hazmedemezken odama ilerledim. Tanrım ben ne yapıyordum? Daha kapıma varamazken sesleri yükseldi. Kavga edip etmediklerini kontrol etmek için geri döndüm ve koridorun sonundaki kenardan onları izledim.

''...Tanrı aşkına daha on yedi yaşında!'' dedi babam, ben bir şeyler anlamak için zekamı zorlarken. Ardından Jeremy, kararlı bir ses tonuyla konuştu. ''Neden akışına bırakmıyorsun Jill? Kendi kararlarını verebilir.'' Kafam daha da karışırken babamın yumruklarını sıktığına şahit oldum.

''O akıllı bir kız Jeremy, onu ben yetiştirdim. Bu işe olumlu bakmayacaktır.'' Jeremy gülümsedi. ''Tamam. Eğer istemezse zorlamayacağım. Ama bir noktada emin olabilirsin. Beni istemesi için de elimden geleni yapacağım.''

J ◆ BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin