Geriye Dönüş Başlangıcı
Riley Aidh'in Ağzından:
Hastanenin boğucu koridorlarından
birinde beklemeye devam ettik.Burası beni bunaltıyordu. En son aynı atmosferi soluduğumda bir kazanın enkazını taşıyordum. Annem aynı kokunun, aynı seslerin, aynı binanın içinde ölmüştü.
Şimdi ise, hayatıma yön verecek ikinci bir olay için buradaydım. Yine Tanrıya dua ediyordum.
Justin yanımda derin bir nefes alırken bakışlarım ona kaydı. Sevdiğim adamın, ilk aşkımın, bana artık nasıl da yabancılaştığını hissettim. Ya da bilmiyorum, aklımdan geçirdiğim birkaç kuruntu da olabilirdi. Ama aramızda esen soğuk rüzgarların gerginliğinin ikimizde farkındaydık.
Bir an önce sonuçları öğrenip şuradan gitmek istiyordum. Hayatıma bir hançer fırlatan, ayağıma bir çelme takan bu hastaneden bir an önce def olup gitmek istiyordum. Ama bu sefer mutlu bir şekilde.
Biraz önce çıkacak sonuçlar hayatımızı belirleyecekti. Ama bir şeylerin farkında olmalıydım. Justin ile boşuna umutlanıyordum. Jeremy beni, babamı öldürmekle tehdit ettiği sürece Justin ile biz olamazdık.
Dişlerimi sıktım. Kafamda milyon tane düşünce cirit atıyordu. Beni yoruyorlardı. Bu hayat beni yoruyordu.
Elimde sıcak bir temas hissedince dikkatim dağıldı ve düşüncelerimden uzaklaştım. Gözlerim oraya doğru kayarken elimin üzerindeki eli fark ettim. Yavaşça Justin'e baktım.
"Ne olursa olsun, yanımda olacak mısın?" Kırgınlıkla sordu. Bazı gerçeklerin farkındaydı. Kırılacağımızdan emindi.
Gözlerimi yumdum. "Bir gün gelecek," mırıldandım. Burnum sızlamaya başladı. "O gün, her şey değişecek. Bana olan bakışların değişecek." Dikkat kesildi. Ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu. "Eğer o zaman yanımda olacağına söz verirsen, ben de her zaman yanında olacağıma söz veririm."
Hiçbir şey anlamadı. Ben, cehenneme adım adım gün sayarken o hiçbir şeyden habersiz bana sarıldı.
Koridorun sonundaki sekreter ismini söylediğinde, birbirimize baktık. Ayağa kalktık. Dudaklarımı öptü. "Seni seviyorum."
Test sonuçlarına doğru ilerlerken dua ettim. Bir kez olsun, mutlu olabilmeyi diledim.Justin test sonuçlarını alıp incelemeye başladığında yerinden çıkacakmış gibi duran kalbimle ağzından dökülecek sözcükleri bekledim.
Gözleri benimkilere kenetlendi. "Söz veriyorum." dedi. Beynim uyuşmuş, karnım ağrımaya başlamıştı. "O gün geldiğinde yanında olacağım." Yanağımı kavradı. Gözlerime öyle bir ifadeyle baktı ki, neler olduğunu anladım.
"Bana söz ver Riley," Yakınlaştı. Konuşurkenki nefesini dudaklarımda hissettim. Gözlerim bulanıklaşmaya başladı. "Söz veriyorum."
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bu sadece birkaç saniye sürdü.
"Bebeğin babası," Yutkunurken sesi titredi. "Benmişim."
Bundan sonra artık hiçbir şeyin ve hiçbirimizin eskisi gibi olmayacağını biliyordum. Ama yine de aldatılmışlıkla, ihanete uğramışlıkla, sevdiği adamı kaybetmemiş değil de hiç kazanamamışlıkla ona verdiğim sözü yerine getirdim. Başka bir kadından olan bebeğiyle bile onu kabul ettim.
Karşılığında ise sadece o zor, kimsesiz günümde arkasını dönüp gitmesini değil de, elimi tutmasını istemiştim.
Beni sevdiği sürece ben onunla her şeye vardım.
Ama o, tutamayacağı sözler vermişti.
Yazmadan rahat edemediğimi fark ettim. Ben de dedim, akıllarda soru kalmasın.
Finali belirledim. Son kez, istediğiniz bir şey var mı? (Bu da vasiyet ister gibi oldu sjsşs)
Neyse bol bol yorum istiyorum. Ee şu son bölüm artık yaparsınız birkaç yorum :)
Kendinize iyi bakın, gidin diğer hikayelere de bakın (Yetim gibi duruyolar da orada.)
Bir de birisi benden ithaf istemişti, hanginizdiniz o? Belirti versin. :)