◆ Forty Seven

2.1K 142 72
                                    

Geriye Dönüş Başlangıcı

Justin Bieber'ın Ağzından:

Kumlar ayağıma hafif bir baskı uygularken, elini daha sıkı kavradım.

İlklerin sahili bomboştu, sadece o ve ben vardık. Tanrım o kadar aşıktım ki ona, canım acıyordu.

"Justin," dedi ben onun güzelliğini izlemeye dalmışken. Sesi durgundu.

"Efendim bebeğim?" Hâla onu izlerken sırıttım. Ne kadar güzeldi.

"Neden öyle bakıyorsun?" Yanakları kızarmışken gülümsedi.

"Sevdiğim kadına bakamaz mıyım?" Başını eğdi. Saçlarının yüzünü kapatmasına izin verdi. Kalbim tekledi. Çok güzeldi. Ona sahip olduğum için şanslı hissettim. Ona bu kadar geç sahip olduğum içinse şanssız.

Onula her zamanki yerimize oturduk. Onu ilk öptüğüm yere.

Yanağını kavradım. "Sana aşığım, biliyorsun değil mi?" Gülümsedi. Başını eğdi ve beni onayladı. Çok masumdu.

"Ben de sana aşığım, biliyorsun değil mi?" Başını kaldırdı. Gözleri ay ışığı altında parlıyordu. Yanağına doğru kayan sıvıya şaşkınlıkla baktım.

"Şşt, bebeğim." Gözyaşını anında parmağımla yok ettim.

Kolumu boynuna doladım ve bana yaklaşmasını sağladım. Kafasını göğsüme gömdü ve hıçkırdı. Ne olduğunu anlayamamıştım bile. Neden ağlıyordu?

"Justin," dedi. "Sen benim hayatımsın." Kalbim burkuldu. Onu daha önce bulmalıydım.

"Riley," dedim. "Sen de benim hayatımsın. Sensiz yaşayamam." Neden birdenbire böyle duygulandığını anlamaya çalıştım. Ona edeceğim evlenme teklifini mi duymuştu? Olamazdı çünkü bunu kimseye söylememiştim.

"Seni seviyorum. Biliyorsun değil mi?" Bana sıkıca sarıldı. Başının üstünü öptüm. "Biliyorum," Kafasını göğsüme gömmek istiyordum. "Ve ben de seni seviyorum."

"Affet beni," kafasını kaldırdı. " İsteyerek yapmadım. Özür dilerim."

"Neyi bebeğim?" Kafasını yatıştırıcı bir şekilde okşadım. "Ne için özür diliyorsun?" Ne olmuştu? Onu üzen neydi?

"Özür dilerim." Bir kez daha tekrarladı.

"Yanımdasın ve hiçbir şeyin önemi yok, tamam mı?" Onu rahatlatmaya çalışıyordum fakat ne olduğunu da deli gibi merak ediyordum.

"Öğrendiğinde de böyle düşünecek misin?" Şaşkınlıkla ona baktım. Tanrıya şükür başı eğikti ve beni görmüyordu.

Ne yapmış olabilirdi ki? Onu bırakacağımı düşünecek kadar ne yapmış olabilirdi?

"Sen benim hayatımın aşkısın." Kafasını kaldırmasını sağladım. "Ne yaparsan yap burada olacağım." Gözleri dolu doluydu.

"Hayır," dedi. Sesi kalbime çarptı. "Her zaman burada olmayacaksın. Bir gün bitecek." Midem kasıldı.

"Bitmeyecek," dedim. Sesim kararlıydı.
"Bitmesine izin vermeyeceğiz, hep burada olacağız. Bak, bu dalgalar aşkımıza şahit,"

"Her güzel şeyin bir sonu vardır," mırıldandı. "Böyle düşünme, bizim sonumuz olmak zorunda değil." Benim Riley'm ne yapmış olabilirdi ki? Hiçbir şey söylemedi. Ben devam ettim.

"Denize bak." Dediğimi ikiletmeden kafasını kaldırdı, önündeki saçları çekti ve denize baktı.

Tuzlu, serin kokuyu içine çekti. Dalgalar sonabaharın coşkusuyla birlikte çalkalanıyordu.

Bana bakmasını sağladım. Dalgaları gösterdim.

"Eğer bir gün olurda bitersek, kendimi o dalgalara bırakırım."

Geriye Dönüş Sonu

◆◆◆◆◆◆

Günümüz

Hiçkimsenin Ağzından:

Justin Bieber, serin dalgaların soluklarının yüzüne çarpmasına aldırmadan, yanan kalbini düşünüyordu.

Buraya en son geldiğinde yanında sevgilisi vardı. Aşkı vardı, hayatı vardı.

Buraya en son geldiğinde onu arzuluyordu, ölümü değil.

Beyni uyuşuktu. Ne düşünmesi gerektiğini bilemiyordu. Sevdiği kadının, Jeremy'nin yanında, onun nikah masasında ne işi vardı?

Riley böyle biri değildi. Olmadığını biliyordu ama şeytanları onu rahat bırakmıyordu.

Seni kandırdı.

Başını ellerinin arasına aldı ve sıkı sıkı kulaklarını kapattı.

Seni kandırdı. Sana yalan söyledi.

Justin bağırdı. "Hayır!" Saçlarını çekiştirdi.

"Hayır! O böyle birisi değil." Teninden ateş çıkıyordu.

Aptalın tekisin.

"Hayır!" Bir kez daha bağırdı. "Hayır, hayır, hayır, hayır!" Yerdeki kumları tekmeledi.

"Bunu yapmış olamaz!"

Şeytanları tekrar konuştu: Aptal!

"Ben aptal değilim!" Etrafına baktı, sesleri susturacak bir şey aradı.

Dalgalara baktı, o günki gibiydi.

"O beni seviyor!" Bir kahkaha beyninde yankılandı.

Sen öyle zannet.

Gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı.

"Tanrım," yere oturdu. "Tanrım, lütfen bir kabus olsun." Saçlarını çekiştirdi. Hıçkırdı.

"Lütfen bir kabus olsun." Sesi git gide kısılırken denize baktı.

"Lütfen bir kabus olsun." Ayağa kalktı. Bir adım attı. Adımı sarsaktı.

Bir adım daha attı. Tuzlu suyun taştığı yere doğru ilerledi. Bir adım daha attı. Sendeledi.

Şeytanların sesini duydu. Evet, doğru olanı yapıyorsun.

Bir kaç adım daha attı, pantolonunun paçaları ıslanmaya başladı.

Ne yaptığını bilmiyordu.

Kafasındaki şeytanlar yeniden konuştu. İlerle.

Denize doğru ilerlerken, duyabildiği tek şey, şeytanların sesiydi.

Sınav sendromu dolayısıyla bölüm geç geldi üzgünüm

İstediğiniz gibi sövün jdlsk

✴ Sona doğru yaklaşırken buraya şu olmazsa olmaz dediğiniz kurguları yazın. Kitapta yer vermeye çalışacağım.

Önceki bölüm için yorum yapan herkese teşekkür ederim.

#son13

J ◆ BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin