''Kapının önündeyim.''
Telefonuma gelen mesajın kimden olduğunu düşünürken, evimi bilen insanların sınırlı olduğunun da farkındaydım. Kimse öylece kapıma gelmezdi, yani gelse de mesaj atmazdı. Özellikle de gecenin bu vakti.
Üzerime bir hırka geçirerek koridora çıktım. Kapıya yaklaşıp delikten bakmayı denedim fakat görebildiğim tek şey siyah karaltıydı. Kilitli kapıyı, babamın duymaması için yavaşça açtım. Her kimse, babama görünmek istemediği bariz ortadaydı. Lakin mesaj atmak yerine zile basardı.
Kapıyı araladığımda yutkunmama engel olamadım. Tanrı aşkına Justin Bieber aklını mı kaçırmıştı?
''Selam, bebeğim.'' dedi, pervaza yaslanıp sırıtırken.
''Burada ne işin var?'' Sesimi kısık tutarak fısıltıyla bağırdım. ''Ayrıca evimi ve telefon numaramı da nereden buldun?'' Beni deli ediyordu, içmiş olabileceği ihtimaliyle çaktırmadan üzerini kokladım. Sadece kendi kokuyordu.
''Hatırlatırım, yaptığım hatayı telafi edeceğimi söylemiştim. Seni götürmeye geldim.''