Başka birini sevecek olması mideme tuhaf bir his sızdırdığında, avuçlarımın terlemiş olduğunu fark ettim. Onun yanında bulunmak, soğuk sahilde pizza yiyor olsakta sıcaklatıyordu insanı. Hislerimin karmaşıklığı da cabası.
"Ee," dedi elindeki pizza diliminin son parçasını da ağzına yollarken.
"Bana hâla ne yapmam gerektiğini söylemedin." Ellerindeki tozları silkelerken bana baktı.
"Aslında bilmiyorum." Dedim, çalkalanan denizin sesini dinlerken.
"Bu duygular bana çok farklı geliyor,"dedi, buğulu gözleri ayın yansımasında parlıyordu.
"Nasıl anlatsam. Onu uzaktan izliyordum ve şu bir kaç gün içinde sadece bir hata sonucu konuşma fırsatımız oldu." Şaşırdım. Ne anlatmaya çalıştığını anlamak için düşünmek gerekiyordu.
Dikkatimi tamamen ona verdiğimi göstermek için, oturduğum kumun üzerinde doğrularak ona döndüm.
"O olmadan okul koridorlarının bir anlamı yokmuş gibi," fısıldarken gözleri acıyla baktı. Kalbindeki kızı bir an kıskanmadan edemedim.
"Ve sonra, yaptığım hatayı telafi etmek için ona bir şeyler yapmayı teklif ettim." Dizlerimi kendime çekerek başımı onlara yasladım. Devam ettikçe kıskançlık içime işliyordu. Bu olmamalıydı. Lanet kalp sancısı tekrar bedenime yayılmamalıydı.
"İlk başta kabul etmedi. Çünkü duygusuz bir piç olduğumu düşünüyordu, onu bir kaç aydır takip ettiğimi bilmiyordu,"
"Sonra ne oldu?" Gözleri parladı, sesimin tonundaki imrenmeyi hissetmemesini diledim.
"Onu zorla bir yere götürdüm, fakat bana gerçeği gösterdi. Ardından onu buraya getirdim. Tam senin oturduğun yerde oturdu." Gözlerim irileşirken kalbim tekledi. Tanrım, anlatmaya çalıştığı şey neydi?
Kafamı kaldırdım.
"Sonra," dedi bana yaklaşırken. "Onu öptüm."
Ve, beni öptü.