⬆JEREMY1 Hafta Sonra
Ne yapacağımı düşünerek geçirdiğim koskoca bir haftayı geride bırakmıştım. Justin ile birlikteydim, fakat Jeremy ile evlenecektim. Justin'i bırakmam gerektiğini biliyordum fakat, bir tarafım hâla Jeremy'nin vazgeçeceğini düşünüyordu. Lakin onun vazgeçmeye hiç niyeti yok gibiydi. Öyle olmasaydı şu an düğün için mekan seçiyor olmazdık.
Öylece dalmış, konuşulanları dinliyordum. Jeremy, yüzündeki sahte gülümsemeyle birlikte organizasyonla ilgilenen Kelsey ile konuşuyordu. O yakışıklıydı. Bunun farkında olan tek kişi değildim. Jeremy, çok eskiden tanıştıklarını söylemişti fakat Kelsey sadece arkadaş olmadıklarını yarım saattir bana imalı laflarıyla anlatmaktan çekinmiyordu ve sanki; "Aranızdaki ilişkiyi biliyorum," der gibi bakıyordu. Davranışları artık rahatsızlık boyutunu aşıyordu. Hırsımın beni yanlış yerlere götürmemesi için dişlerimi sımsıkı birbirine kenetleyip, başka şeylerle ilgilenmeyi denemiştim. Tabi, o zamana kadar.
"Ne zamandan beri yaşından küçüklerle ilgilenir oldun?" Diye sordu, tek kaşını kaldırıp beni süzerken. Yere doğru eğik duran başımı kaldırdım. İnce, kırmızı dudakları sorgular şekilde kıvrılmıştı. Aramızda abartılacak kadar yaş bile yoktu. Jeremy'nin söyleyecek bir şeyler aradığına emindim. Beni şaşırtarak keskin bir ses tonuyla, "Onu gördüğümden beri." Dedi ve belimi kavrayarak beni kendine çekti. Gözlerindeki hayranlıkla başımı öptü. Eğer babamı öldürmekle tehdit edip beni burada zorla tuttuğunu bir an için aklımdan çıkarmış olsaydım, kadına cevabını verirdim. Ama yine de kendime yenilip, gururumu ayaklar altına serip Jeremy'nin elini kavradım. Bedeni benimle beraber kasıldı. Yutkunduğunu işittim.
"Neyse," dedi kadın, cevabını almış gibi. Bakışları ellerimize değdi. Kıskançlığı gözlerinde gördüm. "Başka bir isteğiniz yoksa?" Elinde tuttuğu not defterini son kez inceledi. Jeremy başını salladı. "Hayır, teşekkürler." Sesi kısıktı. Kadın gidene kadar nefesimi tutmuştum, uzaklaştığından emin olduktan sonra Jeremy'nin elini bıraktım. Bakışları hayal kırıklığıyla dolarken, bende takılı kaldı. O neden böyle bakıyordu ki? Beni tehdit eden oydu. Bana öyle bakmaya hakkı yoktu.
"Gidelim mi?" Utanarak etrafı inceledim. "Neden bunu yaptın?" Diye sordu birdenbire. Sallanan bedenim aniden kasıldı. Bakışlarımı ona çevirdim. Neden yapmıştım?
Sinirlendiğimi söylesem, geçerli bir cevap değildi. Kıskanmadığımı zaten biliyordu. Kıskanmış olamazdım. Sadece kadın, bende onu sinirlendirme isteği yaratmıştı.Ona cevap vermeden ilerlemeye başlamıştım ki, kolumu tuttu. "Bunu yapmamı isteyen sendin." Ona doğru dönerken sinirle konuştum. "İnsanlara, sanki seni seviyormuşum gibi davranmamı isteyen sendin." Sözlerimin onda bırakacağı etkiyi düşünmeden konuştum. Bir bahane sunabilmek, içimi rahatlatmıştı. Yine de sinirlenmeden edemiyordum.
"Ben," kolumu bırakarak, özenle taranmış dalgalı saçlarını karıştırdı. "Ben bunun bu kadar kırıcı olacağını düşünmemiştim." Acıyla mırıldandı. Ona doğru yaklaşarak dibinde durdum ve dolan gözlerimi onun gözlerine çevirdim.
"Ben de senin bu kadar kırıcı olacağını düşünmemiştim."