◆ Thirty Nine

2.1K 145 79
                                    

"Tanıştığıma memnun oldum." Mırıldandım. Annesinin geleceğini söylememişti. Önemli birinden bahsederken eski bir arkadaşı sanmıştım. Hazırlıksız yakalanmıştım.

"Ben de öyle, tatlım." Beyaz dişlerini sergilemekten çekinmedi. İyi birine benziyordu. Jeremy'nin hal ve tavırlarına bakarsak, aramızdaki olaydan habersizdi.

Pattie Mallette, karşımıza otururken gözleri ellerimizdeydi. Oğlunun evleneceği kızı merak ediyor olmalıydı. Garsonu çağırdık, yemekleri sipariş ederken, çok zarif bir bayan olduğunu düşündüm.

"Ee anlatın bakalım," ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Nasıl tanıştınız?" Her ilişkinin bir başlangıcı vardı, öyle değil mi? Peki bir ona ne diyecektik.

"Onu bir iş çıkışı gördüm anne." Jeremy ellerimizi masanın üzerine koyarken, gülümsedi. Heyecanına ortak oldum.

"O da tesadüfen okuldan çıkıyordu." Pattie gülümsedi. "İlk görüşte aşk diyorsunuz." Mutlulukla parlayan gözleri, umutluydu. Bana odaklandı.

"Jeremy hayatına pek fazla insan sokmaz tatlım. Onun için değerli olmalısın." Mahcup bir gülümseme verdim. Stresten midem bulanıyordu.

"Anne," Jeremy utanarak uyardı. "Gerçekleri söylüyorum." Pattie suçsuz oluşunu savundu. Garson gelip yemeklerimizi servis etti.

"Benim iki tane oğlum var," derin bir nefes aldı. "Her birinin mutluluğu benim için çok önemli, sen iyi birine benziyorsun Riley." Kızararak gülümsedim. "Teşekkür ederim, efendim."

"Onu mutlu edeceğine inanıyorum." Göz kırptı. Yutkundum. Hava git gide zorlaşıyordu. Gülümsedim. Rahatsızlığımı anlamasını istemiyordum. Kalbimde değişik bir acı vardı.

"Seni daha yakından tanımak isterim." Tabağındaki sebzeyi bıçağıyla kesti, çatalına batırarak yedi. Gereğinden fazla sevecen olan bu kadına nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.

Etrafıma baktım. "Annemi küçükken kaybettim." Konu aileme gelince, rahatsız hissederek Jeremy'nin elini bıraktım. Yanlış anlaşılmasını istemeyerek, elimle saçlarımı düzelttim.

Pattie gözle görülür bir üzüntüyle çatalını tabağa bıraktı. "Çok üzgünüm." Kalbimdeki acıyla, ağlamamak için dişlerimi sıktım. Yanında annesi olan kişileri gördükçe, bu duygum tetikleniyordu. Başımı salladım.

"Babam ile yaşıyorum, bir kardeşim yok." Pattie konuyu dağıtmak için, "Babanla tanışmak isterim," dedi. "Seni tek başına böyle iyi yetiştiren bir adam ile tanışmak benim için onur olur." Tekrar başımı salladım. Babam Jeremy'e olumlu bakmasa da, " O da sizinle tanışmayı çok isterdi." Dedim.

Elini bıraktığım Jeremy, rahatsızlıkla boğazını temizledi. Konuyu kapatmaya çalıştığını fark ettim.

"Anne, Riley'nin dersleri çok iyi. Neden ona ilerideki hedefinin ne olduğunu sormuyorsun." İçime oturan hisle ona baktım. Gözlerime bakıyordu. Ama ben ne anlatmaya çalıştığını anlamayacak kadar yorgun hissediyordum.

"Böyle güzel bir kızın, derslerinin iyi olmasına şaşırmadım," dedi Pattie, takdirle bana bakarken. "Jeremy ile evleneceğiniz kesinleşmiş gibi görünüyor. Birbirinize uyum sağlamanız gerek. İlerideki hedeflerin neler?" Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ben derslerime sadece o dersi geçmek için çalışırdım. Hayattan bir beklentim bile yoktu. Bu yüzden aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

"Bir doktor olmak hedeflerim arasında en başta. Tabi, ilk önce iyi bir üniversite kazanmalıyım." Dudaklarımı ağzımın içine çektim. Masada duran su bardağını aldım, ve bir kaç yudum içtim.

"Bu büyük bir hedef," başını salladı. Gözleri Jeremy ve ben arasında gelip gidiyordu. "Umarım, üniversite aranızdaki ilişkiyi etkilemez." Jeremy'nin annesine yalan söylemesini kendine yediremediğini biliyordum. Pattie, aramızda büyük bir aşk olduğunu düşünüyordu. Jeremy, yutkundu.

"Bu bir sorun yaratmaz, anne. Ben Riley'e güveniyorum." Pattie'yi rahatlatmak için sevecen bir ses tonuyla konuştu. "Bu işler çocuk oyuncağı değil, bu yüzden ikinize de güveniyorum." Sonra birden bana döndü.

"Evlenmek için yaşının küçük olduğunu düşündüğün bir zaman oldu mu? Yanlış anlama tatlım, ben Jeremy'e hamile olduğumda on yedi yaşındaydım." Ne diyeceğimi bilemez bir halde, Jeremy'e baktım. Annesine baktıktan sonra bana döndü. Elimi tekrar kavradığında bunun bir nevi, söylediklerini hatırlatma şekli olduğunu biliyordum. Derin bir nefes alırken, kelimeleri aklımda topladım.

"Aslında, aşk evliliği olduğu için bunu pek düşünmedim." Jeremy'e baktım. Tedirgin bir şekilde gülümsemeye çalışıyordu. "Yani, ortada sevgi olunca, yaşın bir önemi kalmıyor." Pattie beni dikkatle süzerken, söylediklerimin doğru olup olmadığını tartıyor gibiydi. Başını salladı. O an aklıma gelen bir soruyu ona yönelttim.

"Özel hayatınıza karışmak istemem ama, Jeremy bana soy isminizin Mallette olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Jeremy'nin soy adı ise Bieber." Nasıl soracağımı bilemez bir halde kelime aradım. Fakat Pattie, beni anlamış gibi soruyu sormama gerek kalmadan gülümseyerek cevap verdi

"Hayır hayır, hiç önemli değil," dedi özel hayat meselesini kast ederken. "Jeremy ve Justin, evlilik dışı meydana geldiler. Bu nedenle babalarının soy adını aldılar." Başımı sallarken, donup kaldım. Justin mi demişti o? Kızarıp kalırken nefes alış verişlerim hızlandı. Tanrı'ya düşündüğüm şeyin olmaması için yalvardım. Korkarak sordum. "Justin?"

Pattie gülümsedi. "Diğer oğlum. Jeremy'nin kardeşi. Onunla da tanışmanı çok isterim. Seni sevecektir."

J ◆ BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin