Beni ilk defa gördüğünü düşünüyordu, fakat bir kaç defa karşılaşmıştık, yine kalbime bir avuç köz bırakıp gitmişti.
Geriye Dönüş Başlangıcı
Riley Aidh'in Ağzından:
Yine aptallığıma lanet okudum. Bu lanet yere onun yüzünden gelmiştim.
Aslında onu suçluyordum fakat, bütün aptallık bendeydi.
Sırf o da var diye, bir avuç serserinin bulunduğu bu mekana kendi ayaklarımla gelmiştim.
Şimdi ise cezasını çekiyordum.
Lanet olası mekanda su bile yoktu.
İkidebir yanıma gelip ahlaksız tekliflerde bulunanları saymıyorum bile.
Yine gururum kırılıyordu.
Onun ise tek yaptığı, başka kızlarla sevgilisini aldatmaktı.
İnsanlara bakmamaya çalıştım. Midemi bulandırıyorlardı.
Dayanamadım. Lavaboya ilerledim. Ordanda çıkışa gitmeyi planlıyordum fakat bir çocuk buna izin vermedi.
"Güzelim hadi ama," dişlerimi sıktım. Buradaki hiç kimseyi tanımıyordum ve korku bedenimi ele geçirmişti.
Elini belime götürdü. Dokunmasına bile izin vermeden geri kaçtım.
Telefonunu çıkardı. Bir kaç şeyle uğraştığında, kaçış yolu arıyordum. Siktiğim gerizekalı kapıyı kilitlemişti.
"Dostum, lavaboya gel." Dedi ve telefonu kapattı. Titredim. Bir yol bulmalıydım. Telefonuma ulaşırsam, ben babamı arayana kadar beni engellerdi. Zaten babamı arayamazdım. Evden gizlice çıkmıştım.
Tanrım yardım et.
Kapı tıklandı.
Çocuk sırıtarak kilidi açtı. İçeri giren kişinin ilk önce ayakkabılarını gördüm.
Nutkum tutuldu.Justin Bieber ile göz göze geldik. İçerisi loş ışıktı. Yüzümü zar zor gördüğüne emindim. Yutkundum. Bu kadar piç değillerdi, değil mi? En azından o değildi. Benim sevdiğim adam bana bunu yapamazdı. Gözlerim dolmaya başladı.
"Ne oldu, dostum?"
"Bu pilici istiyorum, ama zorluk çıkarıyor." Çocuk sırıttı.
Justin, kapıyı kapattı. Şok içinde geri kaçtım. Sırtım duvara değene kadar.
"İstiyorsan alırız," Justin iğrenç bir şekilde sırıttığında midem bulandı. Kalbimi bıçaklamak istedim.
Bana yaklaşmaya başladıklarında hıçkırdım. Elimle ağzımı kapattım.
"Yaklaşmayın," dedim. Sesim bir fısıltıdan farksızdı.
"Hadi ama," Justin mızmızlanır gibi konuştu.
"Bakire olmadığını biliyoruz."
"Yaklaşmayın," dedim bir kez daha.
Beni tuttuklarında, bir balık gibi çırpınmaya başladım.
Dokunmalarını istemiyordum. Bu iğrençti.
Ondan nefret etmiştim.Ben çırpınmaya devam ettikçe, daha çok sıkılaştı tutuşları. Çocuğun dudakları boynumu buldu.
Daha çok çırpındım.
"Dostum yeter," dedi Justin. Bana iğrenerek bakarken. Ben ise ağlamaya devam ediyordum.
"Kendine başkasını bul, belli ki küçük sürtük istemiyor."
Ve yine aynısını yaptı, gururumu ezip, çekip gitti.
Bir günde üç bölüm asdfghj