Saçlarımı topuz şeklinde yuvarladım ve kurşun kalemle sabitledim.
Elime üçlü kalemimi aldım ve Önümdeki denklemi çözmeye başladım. Gıcık olduğum Matematikcimizin tahini çıkmıştı.
"Bayan Hale, eğer soruyu cozduyseniz sizi tahtaya alalım."
Gözlerimi kocaman açıp hocaya baktım.
"Hocam, Danny çözmüş." Dedim ve Önümdeki sırada oturan Danny'yi dürttüm.
"Siz cikiyorsunuz Bayan Hale." Dediğinde Ofladım ve tahtaya çıktım. Cunku bizimkilerden baska biri yoktu. Bu da medet umabilecegim bir Lydia, bir Allison, bir Scott veya bir Stiles yok demek oluyordu. Elime tebeşiri alıp denklemi çözdüm ve Beklentiyle öğretmene bakmaya başladım.
"Doğru, Bayan Hale, yerinize geçebilirsiniz." Dediğinde esofmanimi düzeltip sırama oturdum. Dünkü olaydan sonra çok Yorulmuştum ve eşofmanla rahat edeceğim kanısına varmistim.
Xxxx
"Çok şükür." Çalan zile Homurdanarak kitaplarımı topladım. Sıradan kalktım ve ilerlemeye başladım. Tam sınıf kapısının oraya geldiğimde biriyle çarpıştım ve kitaplar yere düştü.Ahh, ne klişe..
Ben çarptığım kişiye aşık olup hayatımın aşkını bulacaktım! Hah.
Kafamı kaldırıp karşımdaki kişiye baktım.
"Uhm, şey, Liam, Naber? " Dedim ve yere eğilip kitapları toplamaya başladım. O da eğilip bana yardım etmeye başladı.
"İ-iyi, sen?"
"Iyi." Diye mırıldandım ve kitaplarımı elime alıp ayağa kalktım.
"Dersin ne?"
"Fizik, senin?"
"Matematik." Diyip ensesinden kaşıdı. Ahh. Yapma çocuk. Çok tatlısın tamam anladık ama...
"Görüşürüz o zaman." Dedim ve sınıftan çıktım. Kalbimin deli gibi atması normal miydi? Kafamda klişe sorular.
Dalgın dalgın yürürken birine daha çarptığımda yine kitaplar elimden düştü.
Kafamı kaldırıp baktım ve Aiden'i gördüm.
"Pardon." Diyip kitaplarımı yerden aldı ve bana verdi.
"Saol." Dedim ve arkama bile bakmadan ilerlemeye başladım.
Aniden kolum tutuldu ve çevrildi.
"Ahh, Lydia. Sen miydin?"
"Aiden'le aranızda ne var?" Dedi ve kollarını göğsünde birleştirdi. Alayla gülümseyip cevap verdim.
"Tabii ki de birşey yok."
"Öyle mi? Az önce ona ondan hoslandigimi söyledim. Ama o senden hoşlanıyormuş." Ne?
"Iyi de bu aramızda bir şey olduğunu göstermez ki?"
"Az önce de Çarpıştınız."
"Lydia, farkindaysan elimde olan bir şey değildi."
"Yalan söylüyorsun."
"Ne? Neden yalan söyleyeyim ki?"
"Çünkü. Çünkü sen de onu seviyorsun!" Diye bağırdığında gözlerimi irice açtım.
"Kızlar ne oluyor?" Diyerek yanımıza gelen Allison'u umursamadım.
"Ses tonunuza dikkat edin." Dedi Malia. Onu da umursamadım.
"Lydia, sacmaliyorsun." Diye tısladım dişlerimin arasından.
"Sacmalamiyorum! Gerçek bu!"
"Lydia ne dedigini zannediyorsun sen?!" Sonunda benim de sabrim taşmıştı.
"Sana ondan hoslandigimi söyledi!"
"Ben Liam'ı deli gibi severken ona nasıl aşık olayım?!"
"Orasını da sen bileceksin!"
"Kızlar sakin olun. Lydia sen de saçmalama."
"Malia ne saçmalaması ya?! Gözümün önünde sevdiğim adamla yiyisiyor!"
"Lydia yeter! Çarpışmak yiyismek mi!? Hem sen Aiden'in sana nasıl baktığını görmedin mi!?" Diye bağırdım.
"Sen, sen yüzsüz sürtüğün tekisin!" Bütün okul başımıza toplanmıştı.
"Lydia sakin ol. Sen de gözlerinin rengine sahip çık." Diye fısıldadı Allison. Hatamı hemen fark edip gözlerimi eski haline getirdim. Scott, Stiles ve İsaac da koşarak buraya geliyordu.
"Ben senin arkadaşındım! Ama sen arkadaşına kazık atan annesi babası kim belli olmayan bir sürtüksün!"
Sertçe yutkundum ve sağ gözümden akan yaşı sildim ve fısıldadım.
"Bunu yüzüme vurduğun için teşekkür ederim Lydia."
