Scott'ın kucağına daha çok yerleştim. O da ellerini belime daha sıkı sardı. Ellerimi onunkilerden üzerine koyup okşamaya başladım.
"Maçta çok iyiydin." Kıkırdadım.
"Kendimden beklenmeyecek bir hareket yaptığım doğru."
"Ama Derek senin attığın topun kaleye girdiğini görünce yaptığı dans daha iyiydi." Dedi ve bir kahkaha attı. Kendimi sikmaya çalışsam da beceremedim ve ben de ona eşlik ettim. Evet, Derek ve Breaden nereden duyduysa benim maçta oynayacağımı öğrenip, maça gelmisler. O golü attığımda da ikisi birden koca sahaya tribünlerden atlayıp, kendilerine uygun bir yer bulup, dans etmişler. Üstelik benim bunlardan haber yokken!
Kahkahamı dindirdip Scott'tan ve yumuşak yataktan ayrılıp, küçük kahverengi komodindeki büyük bardaktan su içtim. Scott kollarını açmış, gözleri kapalı beni bekliyordu. Uykusuna geldiğini anlayabiliyorum ama benim uykum yoktu! Suyu geri yerine koydum.
"Scott."
"Hmm."
"Scott."
"Hmm."
"Scott!"
"Efendim?"
"Benim uykum yok."
"Pekala." Dedi ve yastığıma sarıldı. Çok uykusuna olduğu yönde düşüncelerim haklı çıkmıştı. Yanağını öptüm ve kenardaki krem rengi Hırkamı giydim. Odadan çıkıp, Bahçeye indim. Derin ir nefes aldım ve sallanan banka oturdum. Gözlerimi biraz kaldırıp aya baktım. Yarın Dolunaydı.
Hırkamı çekiştirdim ve ayaklarımı Bağdaş kurdum. Gözlerimi kapatıp, şu birkaç ay içerisinde olanları düşünmeye başladım. Ne kadar çok şey yaşamıştık. Küçük yaşta Boynumuza büyük sorumluluklar almıştık.
Gelen çığlık sesiyle hemen düşüncelerimden kurtulup, hemen Salıncakta doğruldum. Ses bir kez daha geldiğinde Ayakkabılarımı giyip, koşarak sesi takip etmeye başladım. Ses yakından geliyordu, bir kız çığlığıydı ve kan kokusu duymaya başlamıştım.
Bir çığlık daha geldiğinde koşarak oraya gittim. Ardı arkası kesilmeyen çığlıklar son bulmuştu.
Önümdeki tahta eve bakıp, Donustum ve tahta merdivenlerden çıktım. Kapı aralıktı. Hemen içeri girdim ve ışıkları yaktım. Yerde boylu boyunca her tarafı Kesiklerle dolu kıza bakıp, ellerimle ağzımı kapattım. Yerde kanlar içinde yatıyordu.
Birden burada kan Kokusundan başka bir şeyin daha kokusunu almaya başladığımı hissettim. Klişe olduğu için yerde yatıp dakikalarca bu sahneye gulebilirdim ama şu an canım söz konusuydu.
Arkamı yavaşça döndüm. Ama hiçbir şey yoktu.
Bir şeyin fırlatılma sesini duydum ve es zamanlı olarak sırtımda keskin bir acı duydum. Aslında o her neyse sırtımdan cikarabilirdim ama sorun şu ki sırtım daki şey kurtboğanlıydı. Yavaşça dizlerimin üzerine çöktüm. Adım sesleri duydum ve birkaç saniye sonra önüme ağzı olmayan bir adam bir adam geldi. Yüzünü gerdirişinden güldüğünü hissedebiliyordum. Ölüyordum. Adam arkasındaki tahta şeyden bir balta çıkardı ve bir suya batırdı.
"Yapma." Diye fısıldadım. Adam tam o sırada göğsümün ortasına baltayı fırlattı. Demek benim ölümüm de böyle olacaktı. Cigerlerime doldurabildigim en derin nefesi çektikten sonra sol tarafa yığıldım. Elveda Dünya!
Ve Final.... Dermişim şaka yaptım.
