56

738 44 10
                                    

İnleyip, yüzümü buruşturdum.

"Tamam, sakin ol. Az kaldı." Acıdan kendimi kontrol edemediğim için dişlerim sivrileşmeye başladı.

"Aiden çabuk."

"Tamam, bitmek üzere." Sargı bezinin ucunu düzgünce kesti ve bantla yapıştırdı. Ardından malzemeleri dolaba yerleştirdi.

"Teşekkür ederim." Gülümsedi.

"Rica ederim." Şimdi ben size kısaca neler olduğunu anlatayım. Bu iki gün içinde bizler, Oni'ler ve Stiles'la iki kez daha karşılaşma fırsatı bulmuştuk, ve az önce sonuncusunu yaşamıştık ve hepimiz ciddi yaralar almıştık. Oni'lerden biri neredeyse benim sağ kolumu kılıcıyla koparmak üzereydi, neyse ki son anda Scott yetişmişti. Sürünün geri kalanından ikizler ve Derek yara almamıştı, çünkü onlar yanımızda değildi. Liam belinden ve bacaklarından yara almıştı, Malia ve Scott ise bellerinden fazla derin olmayan yara almışlardı. Sonuç olarak sürüde en fazla yaralanan ben olmuştum.

Aniden içimi saran deli cesaretiyle sordum.

"Neden bana söylemediniz?" Aiden bana kaygılı gözlerle baktı, daha sonra bakışlarını eline indirdi.

"Söyleyemedik." Sinirlenip ayağa kalktım, kolum acımadı mı? Acıdı. Ama fark ettirmedim.

"Nasıl ya nasıl?! Ben günlerimi sizi bulmak için harcadım! Nasıl oluyor da şimdi karşıma geçip "Siyliyimidik." Diyebiliyorsun?"

"Bilmediğin şeyler var."

"Söyle de bilelim o zaman?!"

"Bu seni korumak içindi tamam mı?!" Kapıyı çarpıp gitti. HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ ŞUNA BAK!

------
Kollarını bana açan Liam'ın üstüne koşarak atladım. Daha sonra yere düştük. Nasıl becerdik bilmiyorum ama ben alttaydım.

Liam yavaşça dudaklarıma yaklaştı. Daha sonra o dolgun dudaklarını benimkilerin üzerini kapattı. Kollarımı boynuna doladım. Birbirimizi çok özlemiştik. Derek beni kolum yüzünden 1 hafta evden dışarı çıkarmamıştı. 1 HAFTA! Tabi bu süre içinde Oni'ler Stiles'la birlikte hastaneyi yerle bir etmişler haberim yok! Neyse, bizimkiler halletmiş sonunda, ama bu Oni'ler gitti demek değil. Az yara aldılar anlamında.

Dudaklarını yavaşça dudaklarımdan çekti. Sağ elimi yüzüne yerleştirip gülümsedim, o da bana gülümsedi.

Gözüm baş ucumuzda, kolları bağlı bir biçimde bize bakan Koç'a kaydı.

*****
"Sizi gidi azgın erenler! Hormonlarınıza sahip çıkamıyor musunuz?" Ellerimle oynamaya devam edip, kafamı hiç Koç'a döndermedim. Büyük bir ihtimalle yeşil gözlerini belertip, konuşuyordu.

"Bunca yıldır öğretmenim, böyle rezalet görmedim!"

"Yeter amk." Dedim. Ama içimden.

"Sizi daha önce de yakalamıştım, değil mi?"

Birden kulaklarımı dolduran çığlıkla kulaklarımı kapatıp, gözlerimi kıstım. Liam da benimle aynı vaziyetteydi.

"LYDİA!"

*****

Tekme attım. Yumruklarımdan çok tekmelerim konuşurdu benim kavgalarımda. Kali gibi.

Oni, bacağımı tuttu ve beni duvara fırlattı. Kükredim.

Ayağa kalktığım an, Aiden'a arkasından kılıç sokacak olan Oni'nin yüzüne tekme geçirdim. Tekmenin etkisiyle suratını bana çevirdi. Deli gibi kükreyip, üstüne atladım. Pençelerimi sırtına geçirmeye çalıştığım sırada beni yere serdi ve önüme geçti. Lanet çok büyüktü!

Kılıcını yukarı kaldırdı. Tam o sırada toparlanmaya çalışmıştım ki kılıcı bacağıma soktu. Kafamı, aya doğru kaldırıp kükredim ve yere yığıldım.

Derek, kafasını uğraştığı Oni'den çekip, bana çevirdi ve koşarak yanıma gelip, beni kucağına aldı. Birkaç metre koştuktan sonra son model arabasının yanına geldik, beni arka koltuğa yatırdı.

"Olmaz." Diye mırıldandım. "Onları yalnız bırakamayız."

"Kes sesini." Kontağı çevirdi ve arabayı sürmeye başladı.

*****

"Seni sikik herif bu canımı nasıl yakıyor haberin var mı?" Peter ve Derek aynı anda bana yüzlerini dönüp, mırıldandılar. "Kes sesini."

"Zaten başka bildiğiniz bir şey yok ki. Kes sesini Lottie, sus Lottie, sen karışma Lottie..."

"KES SESİNİ!"

"Tamam ya sustuk."

"Bu bezin burada birkaç saat durması yeterli."

"Hayır efendim durama---" Derek omzunun üstünden sinirli bir biçimde baktığında artık cidden susmam gerektiğini anladım.

"Susman için Liam'ı mı çağırmam gerek?" Bak şimdi durumu avantaja çevirebilirdik.

"Evvet." Oflayıp telefonunu cebinden çıkardı ve bir numarayı tuşladı.

"Sen tam bir Hale'sin." Peter, sinsice fısıldadığında sırıttım.

"Annemin ortalıkta olmadığına göre.. Annem kim benim Peter? Biliyor musun? Beni o doğurduğuna göre o yetimhaneye bırakmış olmalı, değil mi?" Derek bir an duraksadı. Peter de. "Niye istemedi ki beni? Çok mu yaramazdım? Yoksa tek gecelik bir ilişkinin çocuğ----"

"Kes artık kes konuşma sus! Sabahtan beri beynimi siktin beynimi! Bıktım send----"

"Sus!" Peter, Derek'e her ne kadar susması için bağırsa da duymuştum.

Sağ yanağımda ufak bir tebessüm belirdi.

"Sorun değil." Diye fısıldayıp, sağ yanağıma damlayan göz yaşını sildim. "Sorun değil." Birinin bana sarılmasını hissettiğim anda, kokusundan anlamıştım. Liam'di bu. Ellerini saçlarıma daldırdı. Kollarımı etrafına dolayamadım. Sadece kafamı boynuna yasladım ve göz yaşlarımın omzuna düşmesine izin verdim. Peter, sinirle Derek'i dışarı çıkardı.

"Hadi çocuklar, biraz yalnız kalsınlar." Deaton, diğerlerini de çıkardı.

Yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Bu ikinci kitap olayına samimi bakıyorum. 60. Bölümde Final olacak. Final yaptığım an yeni kitabı ilk beş bölümüyle beraber yayinlayacagim. Sizi seviyorum. İyi okumalar!

Alpha WomenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin