"Buranın civarında mı?" Dedi Allison.
"Kendinizi düşünün. İşte her neyseniz, saldırı yapacağınız yere yakın olmak istemez misiniz?"
"Kız haklı. Dağılın beyler."
"Gevezelik yapma İsaac. Gevezelik yapma!"
"Belki de Marie'yi biraz daha incelemeliyiz." Diyen Scott'ı başımla onayladım.
***
Veterinerin kapısını açtım ve içeri girdim. Hepsi arkamdalardı ve ben kendimi sürü lideri gibi hissediyordum."Selam Deaton." Dememle kafasını bana çevirdi.
"Selam Lottie, ve çocuklar."
"Deaton, senden bir şey isteyecektik."
"Tabi."
"Marie'yi biraz daha inceleyebilir miyiz?"
"Bir düşünceniz mi var?" Dediğinde kafamla onayladım ve söze başladım.
"Griffon."
***
"Haklı olabilirsiniz çocuklar." Dediğinde Dudaklarımı birbirine bastırdım ve Liam'a sarıldım. Hemen başıma bir öpücük kondurdu."Ama henüz bir tahmin. Şimdi Marie'yi bakın. Ben inceledim ama pek birşey bulamadım." Dedi ve morgu açtı. Marie'yi öldüğünü polislere henüz söylememiştik.
Morgun içine girince odanın soğukluğundan dolayi titredim.
Büyük demir sedyede yatan Marie'ye göz ucuyla baktım.
Çok kötü görünüyordu.
Her yeri yara bere içindeydi ve morarmisti. Ayrıca kokmaya da başlamıştı.
Yavaşça Yaklaştım ve Ellerimi Marie'nin çıplak karnına koydum.
O anda zihnimde görüntüler canlanmaya başladı.
"Bu bilgiyi sana söylersem, benim ne çıkarım olacak bu işten?"
Marie'nin Başka bir konuşması gözümün önüne geldi.
"Sen ben olmazsam bir hiçsin."
Birisine bunları söylüyordu fakat sadece Marie'yi gorebiliyordum.
"Sana yardım etmeyeceğim."
"Sen kötü birisin."
"Ben iyilerin yanında olmak istiyorum."
"Artık sizin yanınızda değilim."
"Onlara yardım edeceğim."
"Hayır. İstediğin şeyi yapmayacağım. Beni olduremezsin. Ben sana lazımım." Ardından Marie'nin acı çığlığı.
Ellerimi hemen çektim ve gözlerimi açtım.
Son hatırladığım şey Liam'ın adımı bağırışıydı.