Scott birkaç adım daha attı ve durdu. Önünde tahta bir ev vardı ve içeriden yogun bir kan kokusu geliyordu. Hemen tahta merdivenlerden çıktı. Pamuk şekerinin yine kötü bir adamı haklamış olduğunu ve az sonra duyacağı gururu düşünerek tahta kapıdan içeri girdi.
Derek, Allison ve Isaac'a sabahın köründe burada ne işleri olduğunu sordu. Allison hemen içeri daldı ve etrafı aramaya başladı ama Lottie yoktu. Koltuğun dibine çöktü ve elini saçlarının içerisinden geçirdi. Onu seviyordu. Derek tekrar Isaac'a neler olduğunu sordu. İsaac ilk başta ağzında bir şeyler geveledi. Derek'in onu azarlamasiyla Lottie'den haber alamadıklarını kısaca ve hemen söyledi. Breaden uyku mahmurluguyla onları dinlerken kendini tartamadı ve yere yığıldı. Derek bir an sendeledi. Küçük prensesine bir şey olmuş olamazdı. Onu bu kadar geç bulduktan sonra olmazdı. O, Derek'in kızıydı. Kendine her yönüyle benzeyen kızı..
Lydia, Mason, Aiden ve Ethan dörtlüsü okulu karış karış aramış ama Lottie'yi bulamamislardi. Bunun üzerine Lydia Stiles'a Lottie'nin okulda olmadığını bildiren kısa bir mesaj attıktan sonra ormanı aramaya gittiler.
Parrish ve Şerif çevredeki bütün yerlere haber vermiş ama henüz bir sonuca ulasamamislardi. Şerif, Lottie'yi kendi kızı gibi seviyordu. Parrish Lottie'yi henüz çok tanımasa da kahramanliklari kulağına gitmişti.
Malia ve Stiles ise halen sokakta herkese Lottie'yi soruyordu. Malia, kız kardeşini kaybetmek istemiyordu. Stiles da aynı duyguları besliyordu. Aslında Stiles bir anlık Lottie hayatlarında olmasaydı diye düşünmüş, ama daha sonra bu düşüncesini hemen aklından uzaklaştırmıştı.
Deaton ise halen bir çare arıyordu. Veteriner kapatmış, içerisini bir kitap bulabilmek için yerle bir etmişti. Kendine Lottie için bir çanta hazırlamıştı, çünkü biliyordu ki, Lottie'yi bulduklarında iyi bir halde olmayacaktı.
Scott içeri girdi. Yerde Kesikler içerisinde yatan kızı gördüğünde sertce yutkundu ve ilerlemeye devam etti. Tam o sırada gördüğü şeyle dizlerinin üzerine çöktü.
Liam, kucağına Lottie'yi çekmiş, ona sımsıkı sarılmış bir şekilde duvarın dibinde ağlıyordu. Lottie kanlar içerisindeydi ve Liam'ın da her yeri kan olmuştu. (Liam'ın Hayden'i kucağında tuttuğu pozisyon aradım ama bulamadım fotoğrafını)
Scott duvarın köşesinde cenin pozisyonuna geçti ve ağlamaya başladı. Pamuk şekerinin Sırtında ve göğsünün ortasında balta izleri vardı. Boynunun zincirlendigi belliydi. Bileklerinde izler vardı.
Artık Scott'a da ulaşılamıyordu. Stiles durumu babasına bildirdi. Şerif Scott'ın telefon sinyallerinden yerini tespit etti ve adresi Stiles'a söyledi. Stiles'in tembihi yüzünden ekip gonderemiyordu, ayrıca kendisi de gidemiyordu, tek care olarak onlardan haber bekleyecekti.
Derek bağırarak Isaac'a daha hızlı olmasını söyledi. Yumruğunu karşıdaki Torpidoya geçirmesiyle birlikte Torpido içine çöktü. Allison ve Breaden çökmüş durumda, arkada bekliyorlardı. Breaden Lottie'yi kendi kızı gibi seviyordu.
Malia ilk defa düzgün araba sürmeyi becerebilip, Stiles'in cipini verilen adresin önünde park etti. İş Malia'ya kalmıştı çünkü Stiles panik atak geçirmiş ve sakinlesememisti.
Lydia, Mason, Aiden ve Ethan tahta evin önünde durdular. Arabadan koşarak inen Malia ve Stiles'ı gördüklerinde onlar da koşarak içeri girdi. Bu sırada İsaac arabayı rastgele bir yere durdurmuştu bile.
Hepsi içeri girdiler ve yerdeki kıza baktılar. Derek bir an kızı Lottie sanmıştı ama yerdeki kızın saçları kızıl ve kısaydı. Bunun üzerine hepsi derin bir iç çektiler. Kızın olduğunu tahmin edebiliyorlardı ama İsaac yine de bir nabzını kontrol etti. Durmuştu. Kızı Aiden ve Ethan kenara koydular. Tam evden çıkacaklarken hepsi de bir hıçkırık sesi işitti. Hemen büyük evde ilerlediler.
Karşılarındaki manzarayı gören Lydia Bayıldı. Aiden Lydia yere düşmeden yakaladı ve kucağına aldı. Allison ve Breaden hıçkırıklara boğuldu. Evin bir köşesinde ağlamaya başladılar. İsaac'in içinden bir an titreme geçti. Stiles kendini sıkmayı bırakıp, göz yaşlarını serbest bıraktı. Mason'un da Stiles'dan bir farkı yoktu. Hickira hickira ağlamaya başladı ikisi de. Aiden ve Ethan çok değişik duygular hissediyordu. Daha birkaç gün önce kendilerini olduresiye döven kız, şimdi yerde kanlar içerisinde yatıyordu. İkisi de uzulmustu, Hatta gözleri Bile dolmuştu. Kendileri de biliyordu, onlar kötüydü.
Derek'se çok şey hissediyordu.. Boş. Ölmüş gibi. Artık yaşamasının bir sebebi kalmadığını düşünüyordu. Kızını koruyamamıştı. Onu bir kez daha bırakmıştı. Ayaklarının onu daha fazla tutamayacagini anladığına o da bir duvarın dibine oturup, ağlamaya başladı. Lottie'nin yanına gitmek istememişti, yapamamıştı. Kızını kaybetmişti. Hayatta her şeyi kaybettiği gibi, onu da kaybetmişti. Dönüştüğünden ve altındaki tahtayı çizmeye başladığını Bile bilmiyordu.
Liam Lottie'nin güzel saçlarını yüzünden çekti. O güzel okyanuslar kapalıydı. Bir daha hiç açılmayacak mıydı o maviler? Sergilenmeyi hak eden o güzel tabloyu bir daha göremeyecek miydi? Daha onunla birlikte olmadan gitmiş miydi Lottie? Liam elini Lottie'nin eline doladı. Onu bırakmayacaktı. O uyanacaktı. Uyanacaktı ve ona ne sikime ağladığını soracaktı. Geceden beri bekliyordu, uyanmamıştı ama olsundu, o uyanacaktı. Yavaşça yaklaştı ve Lottie'nin dudaklarına küçük bir buse koydu. Belki bunu hissedince utanıp, şaka yaptığını bağırarak söyleyecekti ve güzel mavilerini açıp, Liam'ı sevdiğini söyleyecekti. Lottie uyanır Uyanmaz Liam ondan Özür dileyecek ve yeniden sevgili olacaklardı. Onu asla bırakmayacak ve birlikte ölene kadar mutlu yaşayacaklardı.
Deaton içeriye aceleci daldı ve hıçkırık sesi olan yere gitti. Böyle olacağını biliyordu, kendini buna hazırlamıştı. Dünyadaki kötüler hiçbir İyisin yaşamasına izin vermeyecekti, buna da en güçlüsünden başlamışlardı. Deaton Liam'ın kucaginda yatan Lottie'yi görünce hemen oraya ilerledi. Diğerleri şu anda umrunda değildi, onlar sonuçta yaşıyordu. Deaton yavaşça Lottie'yi Liam'ın kucaginda çevirdi. Eğer onu Liam'ın kucağından alırsa Liam'ın büyük bir yaygara koparacağı kesindi. Bu yüzden onu Liam'ın kucaginda inceleyecekti.
Deaton Lottie'yi tekrar Liam'ın kucağına bıraktı. Tek bir yolu vardı, Peter.