"Ağaç Evimi sen mi boyadın Liam?" Diye sorduğumda başını iki yana salladı.
Birden Breaden'ın elinde boya kutulariyla geldiğini hatırladım. Kesin Derek'le onun işiydi.
"Derek'in işi." Diye mırıldanıp Liam'a daha çok sokuldum.
O sırada kapı açıldı ve içeri Derek girdi. Tek Kaşımı kaldırdım.
"Sen hayırdır?"
"Asıl siz hayırdır? Sarmaş dolaş." Dediğinde Liam'ın kucağından kalktım ve Derek'in yanına gittim.
"Bak, sen babam çıktın diye kendini bir şey sanma. Sadece Gözlerimin rengini senden almışım. Başka bir katkin yok. O yüzden istediğimi yaparım. Benim Annem ve babam yok." Dedim her cümlenin üstüne baskı uygulayarak.
Sertçe yutkundu.
"Aşkım sanki bu biraz sert o--"
"Sen Karışma Liam." Diye azarladım.
"Şimdi git buradan." Dedim ama takmıyor gibiydi.
"Pekala. O zaman ben giderim." Dedim ve ağaç evin penceresinden atlayıp, dışarı çıktım.
Her şeyi unutmak için ders çalışacaktım.
Ve bunun için de Lydia'ya gidecektim.
