Kıvanç'ın evini terk ettikten sonra ne kadar dolandığımı bilmiyorum. Bir saat mi? Dört saat mi? Kim bilir...Bildiğim tek şey,gecenin uğursuz bir siyaha dönüştüğü. Daha önce zihnimde çakan görüntüden farklı olarak tepemdeki gökyüzü yıldızlarla parıldamıyor, aksine etraftaki tek ışık solgun aydan yayılıyordu. O da bir hayaletti, öyle donuk ve güçsüzdü ki gökyüzüyle uyumlu değildi. Ona ait değildi.
Benim gibi, diye düşündüm acıyla. Bende buraya ait değilim. Yani belki de buraya, şimdi üzerinde yürüdüğüm ıssız yola aittim. Fakat kesinlikle az önce ayrılmış olduğum yere değil. Teklifsizce kovulmuş olduğum yere değil.
Büyük annesini keskin gözleri ve soğuk sesini hayal ederken düşündüm: Haklı mıydı? Onun bir hayaletten beklediği şey değildim. Peki..daha kötü bir şey miydim? Kayra gibi, Yüksek Köprü den gelen kötücül bir ''şey'' miydim gerçekten?Sırf Kıvanç'a zarar vermek için onu kurtarmış olan, hayatındaki kötü bir güç müydüm?
Kesinlikle kötü bir şey hissetmiyordum.
Fakat kendime şu anki hislerimin bir önemi olup olmadığını sormam gerekiyordu. Kendim hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Zihnimde çakan görüntüler bana biraz yardımcı olmaya başlamıştı fakat bu çok ağır,bölük pörçük gerçekleşiyordu. Demek anlaşamadığım bir annem vardı ve bana evde eğitim veriyordu, diferansiyel denklem çözmeyi biliyordum ve muhtemelen ebediyete dek giyeceğim bu elbise gibi elbiseler almaya cesaret edebiliyordum. Ne var ki bu yetersiz detaylar, bana benimle ilgili hiçbir şey, örneğin iyi bir insan olup olmadığımı söylemiyordu.
Kim bilir, yaşarken belki de köpek yavrularını tekmeleyen veya mağazalardan iç çamaşırı çalan biriydim.
Veya daha kötü...Çok, çok daha kötü biri.
Belki hayattayken veya ölümümde yaptığım bir şey, Kayra'nın beni beklediğini söylediği o öteki dünyayı hak etmeme neden olmuştu. Zalim biri miydim yaşarken?Hayatım çok berbat olduğu için kendimi mi öldürmüştüm?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUH
Fantasy"SAF, DOKUNAKLI VE HAYALETLİ BİR AŞK HİKAYESİ Yine nehirde süzülüyordum. Ancak bu kez nefes aldığımda ciğerlerim , etrafımı saran çamurlu suyla dolmuyordu. Bedenim bu kâbustan önceki kadar hafifti hala. Nehirde süzülüyor , öfkeli akıntının sürüklem...