7. Bölüm: Mavi Gözler

308 29 9
                                    

Yusuf aldı kalemi;

Rutubetli ve kasvetli bir hücrede günlerdir tek başıma oturuyordum.

Karşımda ki hücrede geldiğim gün beş çocuk vardı. Geldiğim günün akşamı o çocuklarda gidince burada yalnız kaldım.

Daha ne kadar burada bekleyeceğimi düşünürken ağır demir kapı yavaş yavaş açıldı. Bizi esir alan Harzem haramisiydi bu. İçeri benim boylarımda bir çocuğu attı.

Yere yüzüstü düşen çocuk yerinden kımıldamadı.

Demek ki baygındı.

Çocuğu atar atmaz demir parmaklıkları tekrar kilitleyip hiçbir şey demeden gitti. Harami gidince yerde baygın yatan çocuğun yanına gittim yardım etmek için.

Sağ kulağının arkasından ensesine kadar gelen bir yara vardı. Yarası kanıyordu. Kanayan yeri elimle bastırdım ve sarı saçlı çocuğu sırtüstü yatırdım. Çocuğun yüzüne baktığım anda, heyecanlı bir şekilde;

"Allah'a şükürler olsun. Yaşıyorsun" dedim.

Bu Baybars'tı. Öldüğünü sanmıştım. Ama ölmemişti. Yaşıyordu.

"Yusuf" dedi mavi gözlerini aralarken. Sesinden acı çektiği belliydi.

"Sen iyi misin gardaşım? Yaranı ne yapacağız kanıyor."

"Kanaman olursa bunu sür demişti o adam." dedi ve kuşağından küçük bir cam şişe çıkardı.

"Sür bunu yaraya." diyerek bana uzattı.

"Bunu kim verdi sana Baybars." dedim şaşkınlıkla.

"Sen bir sür. Kendime geleyim anlatacağım her şeyi"

İlacı sürdüm. Kanaması gerçekten de durdu. Ben ilacı sürerken Baybars uyuya kalmıştı. Gözlerinden çok yorgun olduğu belliydi. Kim bilir başına neler gelmişti.

Bir saat sonra uyanmıştı gardaşım. Yaslandığım soğuk taş duvardan doğruldum. Baybars'ta başını koyduğum dizimden kalktı.

Mavi gözlerini bana dikerek sert bir ses tonuyla;

"Ne zamandır uyuyorum ben?" dedi.

"Bir saat kadar."

Elini başına koydu ve gözlerini kapadı.

"Ne oldu sana? Nasıl kurtuldun anlatmayacak mısın?"

"Önce sen başla anlatmaya " dedi Baybars.

Bende onu dinledim ve anlatmaya başladım.

"Uykum çok ağırmış gardaşım. Bir uyandım çadırım alev almış. Hemen çıktım dışarı. Çıkar çıkmaz bir Moğol iti belime kılıcını dayadı. Sonra elimi kolumu bağlayıp bir köşeye oturttular.

Gözlerim hep seni aradı ama göremedim bir türlü. Gün ağarır ağarmaz obadan çıkardılar beni. Çıkarken, yerde seni baygın halde gördüm. Kafanın arkasından kan geliyordu. Sana yardım etmek istedim, yanına gelmek istedim ama izin vermedi it sürüleri. Hatta aralarından biri seni gözünde ki leke yüzünden uğursuz olduğunu ve öldüreceklerini söyledi. Sana yardım edemedim. Elimi kolumu bağlayıp yurdumdan attılar beni.

Beni obadan benim yaşlarımda bir kaç çocukla beraber çıkardılar. Sonra Harzem haramilerine sattılar. Onlarda buraya getirdiler bizi. Obadaki diğer çocuklarla da burada ayrıldım. Onları başka bir hücreye attılar sanırım."

"Burada ne yapacaklarmış bizi?"

"Bağdatlı bir esir tüccarına satacaklarmış."

Baybars'ın yüzü kasıldı.

BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin