15. Bölüm: Hasret

226 18 8
                                    

Yusuf aldı kalemi:

"Hatice abla söyle artık gözünü seveyim ?" Baybars'ın ses tonu gergindi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.

"Anlamaz mısın oğlum? Yemin ettim. Tüm sevdiklerimin üstüne yemin ettim, söz verdim. Sana en fazla anlatacaklarım bu kadardır."

"Tamam, her şeyi son kez baştan anlat o zaman."

"Oğlum bu kaçıncı anlatmam?"

"Abla son kez!"

Derin bir nefes alan Hatice abla dördüncü kez baştan anlattı her şeyi.

"Esir pazarında anlatılan lakin kimsenin inanmadığı o hikâyeyi duymuşsundur. Daha on üç, on dört yaşlarında ki dünya güzeli bir kız kendini herkesin önünde bir kadına pazarlamış. Kendini satmış. Hem de bunu satan köle tüccarı o kadına başka bir köle satacakken. Bütün esir pazarı kızın güzelliğine ve cesaretine hayran olmuş o gün herkes açık artırmayla kızı satın almak istemiş. O kadar çok parayla satılmış ki Suriye'de ki bütün kölelerin değeri etmezmiş verilen para. Kız o kadar güzelmiş ki ne Suriye'de nede Mısır'da öylesi bir güzellik yokmuş."

"Bana bu hikâyeyi neden anlatıyorsun."

"Ceviz ağacını seven bir kız istedi çünkü." Hatice abla biraz durdu.

"Sizin hikâyenizi bende çok merak ediyorum. Çünkü o kız bana da bir şey anlatmadı."

Baybars elini yumruk yapıp hızla ocaktan çıktı. Konağın merdivenlerini hızlıca çıkarak bahçeye doğru yürüdü. Bende arkasından hızla ilerliyordum. Bahçeye çıktıktan sonra bana dönen Baybars,

"Sen ne düşünüyorsun?" diye sordu.

"Sen ne düşünüyorsan onu. Elinde o kadar fırsat varken aramadın onu Baybars, bulmadın ama o seni buldu."

"Yıllardır aynı şehirdeymişiz lakin o olduğuna emin olamıyorum. Ya bir tuzaksa?" Soru soran gözlerle bana bakıyordu. Yaptığı hatayı kabullenmek istemiyordu.

"Bu kadar tesadüf olur mu gardaşım?"

Ağalardan birine "Pusatlarımı getirin!" diye bağırdı. Pusatlarını alır almaz ahıra yürüdü atına bindiği gibi konaktan uzaklaşmaya başladı. Anlaşılan esir pazarına gidiyordu. Tabi bende arkasından gittim.

"Şu son günlerde konağa o kadar çok gelen oldu ki kimlerin geldiğini bile unuttum. O gelen misafirlerden birinin kölesiydi Yusuf. Hizmet için geldi. Lakin anlamıyorum neden karşıma direk çıkmadı. Onca yıldan sonra neden?"

"Yıllardır onu aramak yerine unutmayı seçtin çünkü. Hiç sana göre değil ama gardaşım, sen kolay olanı seçtin. Kaçtın."

Atını yavaşlatan Baybars bana döndü "Nasıl bir oyun oynuyor bana?"

"Oyun oynamıyor bence. Onu bulmanı biraz zorlaştırıyor zira fırsatın varken aramadın. Bu kadar kolay olamamalı diye düşünüyor. Haklıda bence."

"Demek esir pazarında anlatılan hikâye gerçekmiş ve kahramanı da Hazal'mış."

"Aklına bile gelmezdi değil mi?"

Atını bu sefer daha hızlı sürmeye başladı.

Esir pazarına geldiğimizde hikâyeyi Hatice abladan duyduğumuz gibi anlattık esir tüccarlarına. Kimisi öyle bir olayın olmadığını dahi söyledi. Kimisi inandığını çünkü çok yakın bir tanıdığının bu olaya şahit olduğunu ama kızın kime satıldığını bilmediğini söyledi. Aradan tam dört yıl geçmişti. O olaya o gün şahit olan insanlara denk gelmek gerçekten çok zordu. Yaptığımız samanlıkta iğne aramaktan farksızdı. Ama Baybars pes etmedi ve pazarda gördüğü herkese sordu Hazal'ı.

BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin