12. Bölüm: Ceylanın Gözleri

224 20 5
                                    

4 Yıl sonra

Yıl 1243

Şam

Yusuf aldı kalemi;

Yayını gerdi, okunu ceylana doğrulttu. Dudaklarını yana doğru kıvırdı.

Bu onun ne yaptığımı biliyorum gülümsemesiydi.

Okunu şimşek hızıyla ceylana doğru savurdu.

Tam yüreğinden vurmuştu ceylanı.

Ceylan o anda yere yığıldı.

İkimizde hemen yanına koştuk ceylanın. Ela iri gözleri açıktı hâlâ.

Gözlerine baktı ceylanın. Yüzü gölgeledi. Hüzün çöktü üstüne. Eğer hüzünlenmeseydi;

" Aç kalmadık bugünde. Allah'a şükürler olsun." derdi çoktan.

Aklına ne gelmişti acep?

"Ok atmada senin üstüne yok gardaşım."

"Kılıç kullanmada da üstüne yok. Allah'ın en büyük lütfu oldu bana, Baybars."

"Size en iyi şekilde hizmet etmeye çalışıyoruz efendim."

Baybars başını öne eğmiş samimi bir şekilde Aytekin el-Bundukdariye cevap veriyordu.

Şam'ın emiri, Mısır Sultanı Melikü's Salih'in Şam'daki vekili Aytekin, Baybars'ın sırtını sıvazlayarak

"Üç yıl önce hayatımı kurtararak en iyi hizmeti yaptın bana zaten. Hakkını asla ödeyemem."

Üç yıl olmuş muydu sahiden? Koskoca üç yıl.

Yıllar gözümün önünden birer birer geçti.

Önce çocukluğum, Baybars ile geçen yıllarım.

Obanın çevresinde daha küçük yaşlarda elimize aldığımız tahta kılıçları birbirimize toy hareketlerle savurmamız.

Sonra biraz daha büyüyoruz. Elimizde bu sefer gerçek kılıçlar var. İkimizde tutamıyoruz kılıçları, çok ağır çünkü. Baybars gülüyor, iki eliyle sıkıca kavradığı kılıcı yukarıda tutmaya çalışırken.

O, kılıcın ağırlığıyla oradan oraya yalpalanırken ben kılıcı hâlâ kaldırmaya çalışıyorum.

"Olmuyor, yapamıyorum. Hiç sevemedim bu kılıç, ok işini."

"Ben çok sevdim." diyor. Dişleri görünüyor, kafasını yukarıya kaldırmış, uzun kılıca doğru bakarken.

"Ben sevemiyorum işte!"

Sonra yine zaman geçiyor. Mevsim bazen bahar oluyor, bazen kış. Biz iki sütkardeş, yeri geliyor aç kalıyoruz. Elimizdeki ekmeği paylaşıp karnımız yarı tok, yüreğimiz huzur ile uyuyoruz.

Yeri geliyor canımız acıyor birbirimizi teselli ediyoruz. Sevinçlerimiz bir oluyor hep. Ben neye sevinir, neye mutlu olursam, o benden daha çok mutlu oluyor, benim yüzüm gülüyor diye. Onun canı yanıyor ağlıyor. Ben ondan daha çok ağlıyorum, onun canı yandı diye.

Büyüdükçe bağlarımız güçleniyor, kardeşten bile öte oluyoruz.

Sonra Moğollar geliyor bir gece yarısı. Evimizi, yuvamızı yakıyor, sevdiklerimizi birer birer öldürüyor. İki, kardeşten öte insan

Yani ben ve Baybars. Aynı anadan süt emdikleri günden beri ilk defa ayrılıyor.

Sonra kader onları tekrar birleştiriyor karanlık bir hücrede.

BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin