Hazal aldı kalemi;
"Beni anladın değil mi Aysar?"
"Hayır, anlamadım abla! Anlamayacağımda!"
"Abla diye bağırıp durma Allah aşına. Birileri duyacak."
"Duysunlar da zaten. Sen benim ablamsın. Biz kardeşiz."
"Devletin kalbindeyiz kardeşim. Saraydayız."
Yeşil gözlerine baktım ve devam ettim sözlerime.
"Entrikanın, kötülüklerin tam ortasındayız. Bizi birbirimize karşı kullanabilirler. Bunu neden anlamak istemiyorsun?"
Gözlerimin içine bakmayarak, ağzının içinde
"Haklı olabilirsin." Dedi. Suçlu olduğu zaman hep böyle yapardı.
"Kardeşim ve sadakatim arasında seçim yapmak istemiyorum. Biliyorum çünkü sonuç ne olursa olsun ben seni seçerim. Ama yine de kardeşim."
"Ölüm istemiyorsun."
Sözümü o tamamlamıştı.
"Unutma biz kardeş değiliz. Birilerinin yanında abla deme sakın!"
"Senden daha iyi becerebilirim bu işi. Sen kendine dikkat et asıl. Hem bizi kardeş sanacaklarını hiç sanmıyorum." Dedi gülerek.
"Nedenmiş o?"
"Birbirimizle alakamız yok da ondan. Sen kahverengi gözlüsün, kahverengi saçların var ama benim tam tersi renkli saçlarım ve gözlerim var. Yüzümüzün hatları da birbirine benzemiyor hiç."
"bunun sebebi basit, sen anneme çekmişsin. Ben ise babama benziyorum."
"Yine de burada ki insanların kardeş olmamızdan şüphelenmesini geç karşılarına çıkıp desek bile inanacaklarını sanmıyorum. Bu saraydakilerin hepsi aptala benziyor."
"Yine de dikkatli olmalıyız."
Çamaşırhanenin kapısından bir ses geldi sonra;
"Ne için dikkatli olmalısınız?"
Haremin kalfalarından biriydi. Ben ne yapacağımı şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilemedim o an. Ama Aysar işi hemen kıvırmıştı.
"Hayır dikkatli olması gereken kişi sensin. Burayı nasıl düzenleneceğini bir türlü öğrenemedin Hazal."
Kardeşim bana ilk defa adımla seslenmişti. Bu garip gelmişti doğrusu. Ama ikimiz bir yabancı gibi davranacaksak buna alışmam gerekiyordu.
Sonra kalfaya baktı hemen;
"Çamaşırları birbirine katmış hep. Nasıl düzenleneceğini öğrenememiş. Sonra beni çağırdı buraya. Maksadı kendi işlerini bana yaptırmak, hem de eline yüzüne bulaştırdığı işleri. Kalfalar duymasın diye de bana aklınca dikkatli olmalıyız diye nasihat veriyor."
Kalfa ilk başta inanmamış görünse bile Aysar'ın inandırıcı oyunculuğu sayesinde inanmış görünüyordu. Aysar geleli üç gün olmuştu ve onunla konuşacak fırsatı daha yeni bulmuştum. Bu çamaşırhane çok uygun görünüyordu, kardeş mevzusunu konuşmam için.
Kalfa ciddi bir ses tonuyla;
"Bundan böyle kendi işlerini kendin yap hatun. Başkalarını kullanmaya kalkma."
Aysar tekrardan atıldı ortaya;
"Ben ondan küçüğüm diye beni kullanacağını sandı. Ama öyle kolay değil bu işler. Senden küçük olmama rağmen öğrendim çamaşırhanede ki düzeni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)
Historical FictionSonumuz hikayemizin başladığı yerdi. Yaşlı kadın bana biraz daha yaklaşarak bu seferde; "Mısır'ın ve Suriye'nin en güzel sultanı, kraliçesi" demişti. Artık onu duymazlıktan gelmeye dayanamayarak başımı onun olduğu tarafa çevirmiş, insanın içine işl...