8. Bölüm: Karanlık

265 22 3
                                    


İki şişe uyku ilacım vardı.

Birde bana âşık olan bir Moğol komutanı.

Bu cehennemden ne olursa olsun kurtulacaktım evet.

Ama bu kadar basit olacağını düşünmemiştim.

Abar'ın yanından ayrılırken yanımda kimse yoktu. Bu aklımdakini yapmak için çok iyi bir fırsattı. Bir daha bu kadar şanslı olamazdım.

Bu yüzden bu işi şimdi halletmeliydim.

Kervansarayın ocağını bulmak çok zor olmadı. Bir kat aşağı indim. Sonrada nefis yemek korkularının geldiği yeri takip ettim. Merdivenden inip iki kez sola dönünce ocağın büyük kapısı on adım kadar uzaktaydı bana.

Kapının önünde durdum ve biraz içeriyi dinledim. Hiç ses gelmiyordu. Nefesimi tuttum ve içeri girdim. İçeride kimse yoktu.

Ocakta kaynayan büyük kazanları görmüştüm içeri girer girmez. Yemeği ocağa koyunca dinlenmek için gitmişlerdi demek ki.

İşler tam istediğim gibi gidiyordu.

Allah da benim yanımdaydı. Bunu hissedebiliyordum.

Elimde iki şişe vardı.

İki şişe uyku ilacım vardı.

Etrafıma göz gezdirdim biraz. Bu uyku ilaçlarını bütün kervansarayın içeceği bir şeye dökmek zorundaydım. Hepsi ancak bu şekilde uyuyabilirdi ve bizde ancak bu şekilde bu cehennemden çıkardık.

Büyük kazanlardan birine yaklaştım. İçinde bulgur aşı vardı. Hemen yanındakine baktım onda da yayla çorbası kaynıyordu.

Şişelerden birinin mantar kapağını açtım ve çorbanın içine boşalttım bütün uyku ilacını. Büyük kepçe ile iki kez karıştırdıktan sonra etrafıma tekrar bakındım.

Bu çorbayı hepsi içmeye bilirdi. İşimi sağlama almak için hepsinin içeceği bir şey bulmalıydım. Çorbayı içmeyenlerin içeceği bir şey.

Etrafımda hızla dönerken köşede duran tahta büyük fıçılar gözüme çarptı. Nasıl oldu da ilk bunları göremedim diye kendime kızdım.

Beş tane fıçı vardı burada ve içi de muhtemelen şarap doluydu. Bu şarapları bütün Moğollar bu gece içerdi. Çünkü burada kaldığımız ilk gece hepsi şarap içmişti. Öbür uyku şişesinin kapağını açtığım sırada uzaktan gelen boğuk sesler duydum. Acele etmeliydim. Yoksa tek kaçış şansımı kaçırabilirdim. En başta duran tahta fıçıyı kendime doğru çektim. Boyumun yarısına gelen ve içi şarap dolu olan bu fıçıyı çekmek kolay değildi. Sesler daha çok yaklaşmaya başlamıştı. Ama hâlâ boğuk geldiği için anlamıyordum.

Fıçının üstündeki mantar silindir kapağı açtım ve uyku ilacını tıpkı çorbaya yaptığım gibi içine boşalttım. Mantar kapağı tekrar kapatıp fıçıyı sallamaya çalıştım gücümün yettiği kadar. Sesler yaklaşmıştı. Artık daha da yakındı bana.

Heyecan ve korkudan elim terlemeye başlamıştı ama işimi şansa bırakamazdım. İlaçlı olan fıçıyı diğer fıçıların önüne doğru çektim. Başka bir fıçıdan şarap içebilirlerdi. Bunun olmasını istemiyordum. İlaçlı fıçıdan şarap içeceklerdi. En sonunda hepsi uyuyacak bende kaçacaktım.

Fıçıyı diğer fıçıların önüne çekip doğruluğum anda çift taraflı, tahta oymalı kapı açıldı. İçeri bir Moğol askeri ve tahminimce bu kervansaray da çalışan bir Türkmen girdi. Bu Moğol beni Abar'a götüren cılız Moğol'du.

BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin