🔫 SG-02 ÖKÜZ 🔫

17.8K 923 232
                                    


17.02.2016

Kader, kader neydi? Kader elimizi kolumuzu bağlayan bir şeydi. Biz istesekte, istemesekte yaşıyorduk. Bir yerde yazdığına göre doğmadan önce kendimiz seçermişiz yaşayacağımız hayatı, bu kanı doğruysa eğer mutlu bir son olmalı Ayça için, yaşamak için, yoksa insan neden seçsin ki ailesiz, yalnız, kimsesiz olmayı. Kimse istemezdi.
Çocuk yetiştirme yurdunda büyüdüyseniz. Sizin için üç şık vardı. Ya yalnızlığı kabullenip tek başına bir hayat kurma hayali, ya iyi bir aile hayali, ya da bu en kötüsüydü, İntihar etme hayaliydi. Eğer sen bu dünyaya geldiysen, muhakkak iyi şeyler seni de bekliyor demekti. Tabi ki üzüleceğiz. Yoksa gülmenin kıymetini bilmezdik. Ayça ailesini bulma hayali ile büyümüştü. Her zaman, zor durumda kaldıkları için onu bu yurda bıraktıklarını düşünmüştü ama artık umudunu yetirmişti. Soğuk, sevimsiz ve ukala bir insana dönüştü. Tek bir kişi bu kişiliğimden kurtuluyordu. Ali, en iyi arkadaşı, sırdaşı, ağabeyi. Diğerleri artık umurunda bile değildi.

✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴

Ayça, soluk yeşil renkte boyanmış, kasvetli bir havası olan memur odasında evrak işlerini hallediyordu. Polisliği ne kadar sevse de, bu evrak işleri onu öldürüyormuş gibi hissetiriyordu. Hatta bir ara kafasını çekmeceye sıkıştırarak kendini öldürmeyi planlamıştı ama emniyette olduğu için bu plandan hemen vazgeçmişti. Yerinden kalkıp kapalı olan storun, demir çubuğunu tutup çevirerek açtı ve güneşin ışığının içeri süzülmesine izin verdi.

Oda zaten onu boğuyordu, storun kapalı kalmasına dayanmıyordu bu yüzden. Yerine geçip tekrar binlerce 'beddua' okuyarak dosyaları halletmeye devam etti.

Gözleri kapanmaya yüz tutmuşken kapıdan gelen sesle mayışmış bir şekilde oraya döndü.

"Hadi seni kurtarmaya geldim. İbrahim amir bütün ekibi toplayıp
önemli bir toplantı yapılacağını duyurdu. Bırak evrakları, şimdi görev zamanı" Ali'ye gözlerini devirip boş boş baktı ve

"Bu işi bırakıp git oyuncu falan ol sen, görev zamanı nedir ya?" Deyip sabır istercesine yukarı çevirdi kafasını Ayça. Ali yanına gelip eşsiz gülümsemesini sundu ve

"Kaç ajans peşimde koşuyor, biliyor musun sen? Ama işte gönlüm el vermiyor, seni bu karakol köşelerinde yalnız bırakmaya"deyip güzel oyunculuğunu gözler önüne serdi.

"Acıtrosyon yapmayı kes ve önden yürü, çünkü ben centilmen bir insanım. Hanımlara öncelik veririm." Ayça gülümseyerek birkaç ay önce ki görevi ima etti. Ali birkaç ay önce görev gereği kadın rolüne bürünmüştü ve bütün emniyetin alay konusu haline gelmişti. Ali'nin gözleri seğirirken

"Ha! ha! ha! Gerçekten çok komik Ayça, sende burada sürünme bence gidip stand up yap. Cem yılmaz zaten emekliye ayrılacaktı. Yerini dolduracak bir velihat lazım olur." Ayça alttan alttan gülerek yerinde kalkıp koridora çıktı. Ali de pesinden gelirken ciddileşip

"Bugün toplantı yoktu bildiğim kadarıyla? Ne oldu? Neden birden herkesi topluyor ki?"Ali hiçbir şey olmamış gibi Ayça'nın sorusunu cevaplamaya başlamıştı. Aralarındaki her şeyi kolayca unutup tekrar hiçbir şey olmamış gibi konuşabiliyorlardı. Birlikte büyümeleri bunu sağlıyordu. Önemsiz şeyleri hayatlarına sokmuyorlardı ve onlarla dalga geçerek dost kalmaya devam ediyorlardı.

"Yıllardır dosyasını kapatamadığımız zehir tüccarınnın sonunda bir açığı ortaya çıkarmış Ibrahim amir, dosyayı tamami ile gizli tutuyor. Elinde ne gibi bir delil var bilmiyorum ama acilen bütün ekibi toplantı odasına çağırdı. Sonunda bunu durabileceğiz." Ali ve Ayca bu olaya sevinmişti, artık daha fazla cocuğun ölmesine izin vermeyeceklerdi çünkü. Toplantı odasının önüne geldiklerinde sıra ile iceri girdiler. Onlardan başka kimse bu odaya giremiyordu, temizlikçi bile. Sıkı korunan bir sığınak gibiydi.

SADECE GÖREVDEN  #DÜZENLENİYOR  🔫FİNAL🔫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin