"Bunu mu arıyordun? " Diyen kişiye döndüğümde, bunun Ege hoca olduğunu gördüm. Sevinçle yerden kalkıp koşarak yanına gittim.
"Teşekkür ederim" deyip uzanarak elinden kolyemi alacağım sıra, elini yukarı kaldırarak almamı engelledi. Çatık kaşlarla Ege hocaya baktığımda bana gülümseyerek baktı.
"Alabilir miyim, o benim!!!!"diye sitemle konuştuğumda
"Olmaz, o benim için çok önemli " anlamsızca ona bakıp
"Ne önemi ya, o benim ailemden kalan tek eşya, HEMEN VERİN BANA, YOKSA ÇOK KÖTÜ OLACAK" sesim yükseldiğinde, hala yüzünde gülümseme ile bana bakıyordu. Delirdi mi ne yaptı?
"Bu kolye benim kardeşimindi " sinirle nefes verirken
"O kolye benim, kardeşimizin falan değil" deyip ayağımı dizine vurup eğilmesini sağladım ve hızla elindeki kolyemi elinden aldım ve elimle sıkıca tutup kalbime bastırdım. Ege hoca acıyla kıvranırken bir tane daha tekme attım. İçim soğumuştu.
"Hayır o benim kardeşimin, kanıtlayabilirim." Dediğinde şüpheyle kolyeye baktım. Hayır bu benimdi ama ne yapabilecek ki diye eline verdim.
"Alın hadi kanıtlayın " Ege hocaya bakıp ellerimi göğsümde bağlayıp ne yapacağını beklemeye başladım. Düzelip eliyle kolyeye baskı yapmaya çalışınca, gözlerimi büyüterek bakıp hızla elinden almaya çalıştım. Beni, bir eli ile uzak tutarken diğer eliyle kolyeyi ikiye bölmeye başladı, gözlerim dolmaya başladı ve bağırarak
"NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ SİZ? "Gözlerim durmaksızın akarken
"Bak sana söylemiştim, bu benim kardeşimin" deyip ikiye ayırdığı kolyeyi gösterdi. Kolyeye baktığımda iki tane çocuğun resmi vardı.
"Ama nasıl olur..... bu benim?" inanamaz bir şekilde kolyeye baktığımda
"Evet senin" gözlerimi hafif kısıp
"Anlamadım?" Gerçekten anlamıyordum.
"Nasıl söylenir bilmiyorum ama ben senin anlayacağın şekilde söyleyeyim..... Sen benim kardeşimsin işte" kıvranarak söylediği cümleyle kanım donarken
"NE? " Diye bağırdım, sesim okulun koridorlarında yankılanırken ben kolyeyi elinden çekip almıştım.
"Şimdi belki inanmayacaksın ama sen benim yıllar önce kaybettiğim kardeşimsin " donuk bakışlarımı Ege hocaya gönderip
"Ka..ka..kardeş mi?" Diyerek şaşkınca ona baktığımda bana sıkıca sarılıp
"Her şeyi anlatacağım ama sende bana her şeyi anlatacaksın "benden ayrılıp yüzüme baktı.
"Neyi anlatacağım, hem bu hiçbir şeyi kanıtlamaz " tereddüt etmeden söylediğimde
"Peki bu güne randevu alıyorum o zaman, DNA testi yaparız anlarız, bir de yirmiiki yaşında hala nasıl liseye gidiyorsun, çok merak ediyorum?" Diye sorduğunda yüzümün kireç gibi olduğunu hissediyordum.
"Ne yirmiikisi ya ben ondokuz yaşındayım ve sizin kardeşiniz falan değilim, bu kolye benim değilmiş alabilirsiniz, ben kendimi kini bulmaya gidiyorum, size kardeşinizi aramakta kolay gelsin" deyip gidecekken kolumdan tutup kendine döndürdü ve elindeki kolyeyi neredeyse gözüme sokacak şekilde bana uzattıp
"Bak hatırlamadın mı? Bu sen ve Araf, siz küçükken ayrılmaz ikiliydiniz. Annemler sizi büyüyünce evlendirecekti, tabi yaşasaydılar." Deyip gözlerinden yaşlar geldiğinde benimde gözlerim boşalmaya başlamıştı. Gerçek olabilir miydi, biz Ege hocayla kardeş olabilir miydik. Bunca zaman istediğim bir ailem çıkmıştı karşıma yani doğruysa bu çok güzel olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE GÖREVDEN #DÜZENLENİYOR 🔫FİNAL🔫
AcciónDÜZENLENECEK 4.bölüme kadar düzenlendi. 5.bölüme geçtiğinde bağımsız gelebilir Aksiyon #1. 17.04.2017 Mizah #34. 19.12.2017 Unutmak etiketi ile 1. 24.05.2018 Cadı ve canavarın hikayesi: Karanlıkta yaşayan biri için Aydınlık ne kadar yakın olabilir...