ARAFTAN DEVAM, BİR YIL SONRA:
"AH...ARAF....AH...KALK...AH...BEBEK GELİYOR AH" elim ile hafif dokunup
"Tamam ömür gülüşlü kadınım, beş dakika daha" tekrar bir çığlık sesi gelirken
"AH..ARAF.. AH.. KALK.. AH... DOĞURUYORYUM.. AH" gözlerimi açmaya çalışsam da, açamayıp tekrar kapattım.
"Şimdi doğurma, uyu yarın doğurursun, yarın okula giderken bırakırım." Yüzüme yediğim tokatla kendime gelirken
"AH...KALK...AH.. DİYORUM SANA...AH... SİPARİŞ Mİ...AH...VERİYORSUN SEN..AH.. ŞİMDİ GELİYOR....AH...BEBEK" hızla yerden kalkarken, panikle yataktan kalktım. Derin derin nefesler alırken
"NE, BEBEK Mİ GELİYOR? NE YAPACAĞIM ŞİMDİ BEN, NE ALACAĞIM. ŞEYİ ARAYAYIM...ANNEMİ..."Sözümü yarıda kesip
"AH...ARAF BIRAK ŞİMDİ...AH...ANNENİ...AH..BEBEK...AH...ÇANTASINI AL VE GİDELİM."koşarak evi tavaf ederek sonunda bebek çantasını bulup içine evin anahtarınıda atıp Ayça'yı kucakladığım gibi evden çıkardım. Gerçekten çok acı çekiyordu. Çığlıkları kalbimi sıkıyor, acıtıyordu ve benim hiç hoşuma gitmiyordu. Arabanın arka tarafına bindirip yola çıktık.
"AH...ARAF...AH...ÇABUK....AH...SUYUM GELDİ. ..AH" tekrar çığlıklar ataraken
"Tamam, ömür gülüşlü kadınım. Derin derin nefes al. Birazdan hastanedeyiz." Bende onunla birlikte derin derin nefesler alırken kafam dönmeye başlamıştı. Nefes almayı kesip bir yola, birde aynadan Ayça'ya bakıyordum.
"AH...ARAF...AH..HIZLI GİT....AH" çığlıkları daha da sıklaşırken hastanenin önüne gelmiştik. Hemen inip Ayça'yı kucakladım ve
"SEDYE GETİRİN "diye bağırdım. Birkaç hemşire ve bir doktor gelip Ayça'yı sedyeyi yatırarak götürmeye başladılar. Sedyenin bir ucundan tutarken diğer elimle Ayça'nın elini tutuyordum.
"Sakin ol hayatım, derin derin nefesler alıp ver." Bir şey diyemeden Ayça'yı doğumhaneye aldılar. Ben girecekken durdurdular ve içeri almadılar. Benim girmem gerekmiyor mu? Elim ayağım birbirine dolanırken, annemlere haber vermediğim geldi aklıma, herkesi tek tek arayıp heber verdim. Herkes gelmeye başladığında Ayça hala çıkmamıştı.
Yarım saat geçtikten sonra bir bebek ağlama sesi gelirken şok ile kapıya baktım. Kapı açılıpta sedye üzerinde Ayça ve kucağında kızımız ile çıkarken olduğum yerde donup kalmıştım. Bu kadar güzel bir manzara yoktu bir adam için Ali beni çekiştirerek aşık olduğum kadınların yanına götürdü. Minicik elleri vardı. Ben bunu nasıl tutacaktım ki, Ayça
"Çok güzel değil mi? Babası gibi orman gözlü" dilim tutulmuştu ama gözlerim mutluluktan akmaya başladı.
"Annesi gibi ömür gülüşlü bir cadı olmuş." Ayça tebessüm ederken yorgun olduğunu biliyordum. Bu kadar acıya katlanabilen bir insan olmazdı. Hemşireler bir odaya götürürken sedyeyi bende peşinde gittim. Odaya herkes girerken bebeğin başına karga sürüsü gibi üşüşmüşlerdi.
"Çekilin kızımın yanından, nazar değdireceksiniz." Deyip onları kovdum ve Ayça'nın yanına oturdum.
"Bir ömür gülüşlü kızım oldu. Rakibin büyük avantajları var, ömür gülüşlü kadınım." Ayça tekrar tebessüm edip
"Senin de öyle, bir orman gözlüm daha oldu. Rakibin büyük avantajları var, orman gözlüm."herkes kahkahaya boğulurken onlara döndük.
"Hayırlı olsun. E, adını ben koyayım Deniz kızının" Ali bize doğru gelirken çekildim ve uyardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE GÖREVDEN #DÜZENLENİYOR 🔫FİNAL🔫
AcciónDÜZENLENECEK 4.bölüme kadar düzenlendi. 5.bölüme geçtiğinde bağımsız gelebilir Aksiyon #1. 17.04.2017 Mizah #34. 19.12.2017 Unutmak etiketi ile 1. 24.05.2018 Cadı ve canavarın hikayesi: Karanlıkta yaşayan biri için Aydınlık ne kadar yakın olabilir...