"Efendim amirim " deyip vereceği cevabı beklemeye başladım.
"Şu yerleştirdiğin böcek işe yaradı. Bazı konuşmalar elimize geçti. Gelip bir dinlemen gerek" duyduğum cümle ile ne yapacağımı bilemedim.
"Ne, doğru mu amirim? Çok güzel bir haber bu, hemen geliyorum" sonunda be, tam kapatacakken
"Ben Ali'ye haber vereyim o zaman amirim. Birlikte gelip bakalım " bende İbrahim amir kadar heyecanlanmıştım.
"Biz haber verdik Ali'ye, sen direk emniyete geç, o seni orada bekliyor olacak" Kafamı sallayarak dinliyordum.
"Peki amirim, hemen geliyorum. İyi geceler" deyip kapattım telefonu ve hızla tuvaletten çıkarak mutfağa geçtim ve Araf'a bakındım.
"Demek buradasınız, benim gitmem gerek, acil bir şey oldu da" yanıma panikle gelirken elini anlıma koydu.
"Neyin var? Hasta mısın? Yoksa yemekten mi yedin ben yokken? " Diye sıralarken
"Yok bir şeyim hocam, yemedim yemek falan, Ali aradı, bana ihtiyacı varmış." Dedim ve beklentiyle bakmaya başladım.
"Sevmiyorum o çocuğu ama umarım kötü bir şey olmamıştır?" Yüzünü ifadesiz tutmaya çalışıp başka yöne çevirdi gözlerini. Bu haline ne kadar gülmek istesem de kendimi durdurup
"Yok ama... bugün onun ailesinin.... ölüm yıl dönümü, tamamen aklımdan çıkmış. Yanında olmalıyım. " ellerini kollarıma koyup anlayışla baktı.
"Benim yapmam gereken bir şey var mı peki? " Diye sordu.
"Yok ama benim acilen çıkmam lazım, yanında olmam lazım Ali'nin." Kafasını sallayıp elimden tuttu.
"Hadi gidelim o zaman" ağzım açık ona bakarken
"Yalnız gitsem daha iyi olacak, kimseyi istemiyor yanında ve bende tek bırakmak istemiyorum hem arabam burada onunla giderim" dediğimde anlayışla gülümseyip
"Tamam ama dikkatli git ve varınca beni ara olur mu?" Anlımdan öpüp yolcu etti beni
Meleğime binip emniyete doğru yol almaya başladım. Araf'a yalan söylemek canımı sıksa da, doğruları şuan için söyleyemezdim. Biraz daha zamanı vardı. Parstan sonra sevmeyeceğimi sanıyordum ama Araf bana öyle unutturmuştu ki geçmişi, hiçbir şey yapmadan hemde, hayat öyle ki, çok sevip kavuşamazsan, çok acı çekersen, bir zaman sonra Allah karşına senin sevdiğin gibi ya da daha fazla seni seven birini çıkarıyordu. Büşra'nın karşısına keşke öyle biri çıksaydı. O zaman belki şuan yaşıyor olurdu ama herkes istemediği şeyler yaşıyordu.
Emniyete vardığımda Meleğimi park edip emniyetin önündeki polislere selam vererek içeri girdim. Araf'a vardığıma dair mesaj atıp toplantı odasına gittim, Ali'nin yanına gidip selam vererek geçip oturdum.
"Sonunda bir iz bulduk ha? Hadi şunu dinleyelim." Dediğinde kafamı sallayarak kaydedilen konuşmayı dinlemeye başladık.
"Alo "kalın, sakin bir erkek sesi gelirken Adnan Kaya'nın sesi sinirli
geliyordu."Ne var yine ne? Ne istiyorsun?" Adam, Adnan beyi aldırmayarak
"Cık cık cık, en son olanlardan sonra böyle yapman hiç akıl karı değil." Adam resmen güpegündüz tehdit ediyordu.
"Ne istiyorsun çabuk söyle, işlerim var, seninle uğraşamam" Adnan bey resmen kükrerken
"Ama Adnan cık, seninle ne güzel sakin sakin konuşuyorum, niye böyle yapıyorsun. Neyse açık konuşacağım, eğer olan olayları tekrar yaşamak istemiyorsan dediklerime harfiyen yerine getireceksin, ben senin suyuna giderken, sen sesini yükseltiyorsun bana, mallar Haziranın onun da gelecek, o zamana kadar yeri hazırlasan iyi olur yoksa tarih kendini tekrarlar" ses kaydı burada bitiyordu. Tarihin kendini tekrarlaması derken ne demeye çalışıyordu. Ali'ye dönüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE GÖREVDEN #DÜZENLENİYOR 🔫FİNAL🔫
AcciónDÜZENLENECEK 4.bölüme kadar düzenlendi. 5.bölüme geçtiğinde bağımsız gelebilir Aksiyon #1. 17.04.2017 Mizah #34. 19.12.2017 Unutmak etiketi ile 1. 24.05.2018 Cadı ve canavarın hikayesi: Karanlıkta yaşayan biri için Aydınlık ne kadar yakın olabilir...