Bugün cumartesi olduğunun verdiği rahatlıkla öğlenden sonra uyandım. Yaşasın, uyuşuk uyuşuk kalkıp uyuşuk uyuşuk hareket etme. Yerimden kalkıp rutin işlerimi hallettim. Üstümü giyinip odadan çıkıp mutfağa geçtim ve kahvaltı hazırlamaya başladım.
Kahvaltıdan sonra bulaşıklıkları toplayıp aynada son kez kendimi kontrol ederek evden çıktım. Binadan ayrılıp Meleğime atladım ve emniyete doğru sürmeye başladım, kaç gündür Ali'yi görmüyordum, çok özlemiştim. Sonuçta tek ailemdi.
Emniyete geldiğimde hemen Meleğimi park edip, içeri girdim, Ali ile ortak kullandığımız odaya gittiğimde, Ali masa başında bir dosya inceliyordu, beni görünce
"Tünaydın " dedi ı'ları uzatarak, gülümseyip
"Tünaydın "dedim benim gibi gülümseyip
"Ne yapıyorsun? Okul nasıl gidiyor?" Yine dalgaya alarak sorularını yöneltiyordu.
"Aslında çok iyi, sen yoksun, senin lafların yoktu, bayağı rahatım yani" bıyık altından gülümserken gardını alıp o da laf sokmaya başladı.
"Öyle mi? Bende aynı şeyleri düşündüm, senin dırdırın yoktu bayağı iyiydi yani" gözlerimi kısıp
"Hıh, haspama bak sen, ben olmasam can sıkıntısından ölürsün be!!" Her zaman beni sinirlendirmeyi başarıyordu.
"Her seferinde kendin kazdığın kuyuya düşmeyi nasıl planlıyorsun?" Söylediklerini taklit edip asıl olaya geldim.
"Neyse...İbrahim amirle konuştun mu Araf'ı? " dedim. Bıkmıştım şu adamdan bütün işleri berbat ediyordu. Planlarımı yok ediyordu.
"Konuştum ama benimle aynı fikirde " Üzgün suratımı takınıp
"Ya ben bu adamla nasıl başa geleceğim ya, gidip birde ben konuşayım belki fikri değişir hem gelişmeleri de veririm. "Hafta boyunca yazdığım roparlarla dolu dosyayı alıp ayağa kalktım.
"Tamam dur beraber gidelim" deyip ayaklanan Ali ile birlikte odadan çıktık. İbrahim amir'in odasının önüne gelince kapıyı tıklattım içeriden
" Gir " komutu geldiğinde kapıyı açarak teker teker içeri geçtik. Direk konuya girip
"Amirim.. sizinle bir konu hakkında konuşacaktım " dedim önündeki koltuklara Ali ile birlikte korulduk. Elimdeki dosyayı masaya bıraktım.
"Tabi, seni dinliyorum Ayça" dedi bende Araf hocayla tartışmamızı anlattım, asistanı olduğum için Mert'le konuşamadığımı bahsettim. Kısacası Araf denen adamdan nasıl kurtulacağımı öğrenmek istedim.
"Maalesef Ayça, kimseyi olaya dahil edemeyiz, görevin bitene kadar o adamı çekmelisin " çatık kaşlarla
"Ama ami..." sözümü yarıda kesip
"Aması maması yok, adama öküz demeden önce düşünecektin onu kızım " sinirden gülümseyip
"Peki amirim... Mert'le yakın arkadaş sayılırız, dün bizde sınava çalıştık görev gereği, 'sizde sınava çalışalım' dediğimde sanki korkarak beni geçiştirdi Mert." Kafa sallayıp dosyayı kendi önüne çekti.
"Anlıyorum ama bu iş fazla uzamamalı kızım, en kısa sürede bitmeli, ha unutmadan adam bu akşam sevgi restorantta, oraya gidiyorsunuz, biz her şeyi ayarladık, Ali sen garson kılığına gireceksin, Ayça sende normal müşteri gibi davranacaksın. " geçen sefer pekte bir şeye ulaşamamıştık. İnşallah bu sefer ulaşıp bitirecektik.
"Peki amirim ne kadar sürem var? " dört parmağını gösterip
"En fazla dört ay süren var, ne yapıp edip o eve sızmalısın " bu görevi dört ay çekemezdim, hemen biterip kurtulmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE GÖREVDEN #DÜZENLENİYOR 🔫FİNAL🔫
ActionDÜZENLENECEK 4.bölüme kadar düzenlendi. 5.bölüme geçtiğinde bağımsız gelebilir Aksiyon #1. 17.04.2017 Mizah #34. 19.12.2017 Unutmak etiketi ile 1. 24.05.2018 Cadı ve canavarın hikayesi: Karanlıkta yaşayan biri için Aydınlık ne kadar yakın olabilir...