🔫SG-27 BÖLÜM KAHVALTI🔫

7.8K 508 138
                                    

Gözlerimi yavaş bir şekilde açarken üzerimdeki ağırlıktan dolayı hareket edemiyordum. Kafamı kaldırıp baktığım da Araf'ın yanımda uyuduğunu görünce ilk önce şaşırsam da, daha sonra olan olaylar aklıma gelince gülümseyerek ona baktım.

Huzur içinde uyuyordu ve bana öyle bir sarılmıştı ki, sanki kaçacağımdan korkar gibi, benimde Araf'tan kalır yanım yoktu. Bir haftanın hıncını çıkarmıştım resmen. Zorla da olsa kendimi Araf'tan ayırıp kalktım. Üzerini iyice örtüp ortadaki masaya oturdum ve Araf'a bakmaya başladım. Senle ilgili hiçbir şey hatırlamadığım için üzgünüm. Hayatın bize oyunu işte ama hayat bile ayıramadı bizi, kader tekrar bir araya gelmemizi sağladı.

Ellerim yüzünü giderken dokunmak ve dokunmamak konusunda kararsızdım. Elim fark etmeden Araf'ın yüzünde gezindiğinde öylece bakakalmıştım. Duygularım benden habersiz yönlendiriyordu beni, yüzünde tebessüm oluşunca benim yüzümde de bir gülümseme doğdu. Sanki bir tabloyu inceler gibi suratının her bir detayını inceliyordum ve hiçbir detayı atlamıyordum. Bir kusur bulamıyordum yüzünde, öyle kusursuzdu ki ya da ben kusur bulmak istemiyordum.

Kalkıp lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa geçerek dolabın karşına geçip açarak içine baktım. Kahvaltılıkları alırken hepsini masaya dizmeye başladım. Dolaptaki kahvaltılıkları masaya dizdiğimde çayı ocağı koyarak unu aldım ve krep yapmaya başladım.

Her şey bittiğinde masaya baktım. Her şey tamdı ama bardaklar eksikti bütün mutfak dolaplarına baktım ama yoktu. Üstte bir tane daha dolap vardı ama boyum yetişmiyordu zorla da olsa dolabın kapağını açtım. Bingo bardaklar buradaydı. Uzandım ama bir türlü boyum yetmedi. Parmak uçlarım da kalktığımda sadece parmak uçlarım değmişti bardaklara bir anda kendimi havada hissettiğim de güçlü bir çığlık attım.

"Benim Ayça sakin ol. Sadece bardakları al." Araf'ın sesini duyduğum da hem rahatlayıp hemde gerilmiştim. Bardakları aldığımda

"Aldım " dedim ve beni indirmesini bekledim. Ayaklarım yere dediğinde derin bir nefes alıp önüme döndüm ama döndüğümde pişman olmuştum. Araf ile aramda beş cm'lik bir ara varken ellerini iki yanıma mutfak tezgahına yasladı. Gözlerim büyürken, dudaklarım şaşkınlıktan açık kalmıştı. Karnımda sanki bir sürü kurbağa zıplaması gibi tuhaf olurken, kalbim Usain Bolt'u geçmek için depar atıyordu sanki, nefesim beni terk edip uzaklaşırken bana yaklaşan Araf'a odaklanmıştım. Elimdeki bardaklar intihar edip yere düştü ve bin bir parçaya bölündü. Hızla Araf'ı kendimden uzaklaştırıp bardak parçalarını toplamaya başladım.

"Dur bir yerini keseceksi..." sözü bitirmeden benim çığlığım yükselmişti.

"Ah" hızla eğildi ve kolumdan tutarak beni kaldırdı. Elleri belime giderken birden beni kaldırıp tezgahın üzerine oturttu. Ona şaşkınca bakarken

"Dur burada hemen geliyorum." Deyip koşarak mutfaktan çıktı. Elime baktığımda avucumun içini kesmiş olduğumu gördüm ama fazla derin değildi ve dikişe gerek yoktu. Pansumanla halledilecek bir durumdaydı.

İki dakika sonra elinde yardım çantasıyla gelip tezgahın üzerine bırakırken elimi nazikçe aldı ve sanki ameliyata girmiş bir doktor gibi dikkatle elimle ilgilenmeye başladı. O dikkatle elimi pansuman yaparken bende dikkatle Araf'a bakıyordum. Her hareketinde yüzünü buruştururken sanki benden daha çok canı yanıyor gibiydi.

Pansuman bittiğinde yere inecekken, yine belimden tutarak kendisi indirmişti. Eğilip yerdeki bardak parçalarını toparlayacakken beni durdurup

"Ben toplarım, yine bir yerlerini kesme " sinirle ona bakarken güldüğünü görmüştüm.

"İyi siz toplayın" diye sitemle konuşup ellerimi göğsümde birleştirdim. Nihayet temizlemesi bittiğinde tekrar bardak alarak masaya koydu. Sonra bana dönerek gözleriyle işaret vermeye başladı. Ben kafamı anlamadım şeklinde sallarken yanıma yaklaşmaya başladı.

SADECE GÖREVDEN  #DÜZENLENİYOR  🔫FİNAL🔫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin