1.3

1.4K 133 182
                                    

~ Pazar 10:12 ~

Ellerimle bacaklarıma vurarak ritim tutarken Milano kapının önünde ayakkabılarını giyiyordu. Kioran kapının önünde kollarını kavuşturmuş onu bekliyordu.

Çok geçmeden ablamda içeriden çıkıp ayakkabılarını giydi. Bize dönüp son bir kez gülümsediler. Ve el sallayıp gittiler.

Sıkıntıyla yanında dikilen Milady'ye çevirdim bakışlarımı. Kahviş hala düzelmediği için Misaki onunla kalmıştı. Benim ise kesinlikle bu lanet evde yalnız kalmaya niyetim yoktu.

Milano'nun evinde olduğumu tahmin edenlere buradan bir tabak çatal sesi gönderiyordum. Abim, ablam ve Milano ev için yeni takımlar bakmaya gitmişken ben Milano'nun evinde taşıyacağı kolileri doldurmak zorundaydım.

"Geldiğin için teşekkürler. " dedim Milady'ye dönüp. Bana gözlerini kısarak baktı. "Beni tehdit ettiğin için geldiğimi hatırlıyorsun değil mi?"

"Geçen sene hoşlandığın çocuğu tavlamak için kışın ortasında beni denize attığını ve sonra da kıçımı nasıl üşütüp hastaneye kaldırılışımı unutmadım Milady."

"Aman iyi be. Seninle sohbete doyum olmuyor, maşallah. " dedi alaycı bir tonda. Topuklarının üzerinde arkasına döndü. Bense hızlı adımlarla salona ilerliyordum.

"İlk hangi odadan başlıyo-"

"Tozlara bile elimizi sürmeyeceğiz. " diyerek televizyonun karşısına oturdum.

Milady kıkırdayarak yanaklarımı sıktı. "İşte bunu bekliyorum. Hey,  ben biraz ortalığı karıştıracağım,  anlaştık mı ~"

"Anlaştık. " diyerek homurdandım. Milady'nin küçüklüğünden kalma bir alışkanlığı vardı: Kimin olursa olsun yeni gidilen evin her yeri karıştırılacak.

Bir keresinde polis bir akrabasının evlerine gitmişlerdi. Milady tüple uzun bir süre oynamış, nasıl becerdiyse dışarı çıktığında tüpün etkisiyle ev patlamıştı. Hargeon'un üstüne çelikten yapılmış donlar yağmıştı o gün.

Kimse ölmemişti de Milady uzun bir süre sorgulanmamıştı. Polis akrabaları ise zaten o ev,  Milady'nin patlattığı yedinci evi olduğu için çoktan alışmıştı.

Umarım bu eve de aynısını yapmazdı.

Kanallar arasında gezinirken Milady'nin bana seslendiğini işittim. Elindeki kağıdı bana sallıyordu.

"O ne? " diye sordum kaşlarımı çatarken.

"Bir diyet programı. Ama nasıl bir diyet orasını hiç anlamadım. Kız balıkla kalkıp balıkla yatıyor lan. Bir de çekmecelerde yapması gereken spordan tut,  sabah uyanma saatine kadar her şey yazılı. "

"Ve buna rağmen göbek yapabilmiş. " diyerek mırıldandım. O sırada duyduğum miyavlama sesi ile başım kapıya kaydı. Mavi boyalı bir kedi içeriye giriyordu. "Milano-san'ın bahsettiği kedisi bu değil mi? Adı neydi? "

"Happy'ydi sanırım. San deme ayrıca şuna. " diye mırıldandım. Happy oturduğum koltukların desteklerini tırmalamaya başlamıştı.

O sırada telefonum çaldı. Eş zamanlı olarak Milady ile bakışlarımız masanın üstünde duran telefona kaydı. Milady oturduğum için benden daha hızlı davranarak telefonu kapmıştı. Ekrana baktıktan sonra sırıtarak telefonu bana doğru attı.

Son anda telefonu tutarken içimden Milady'ye saydırıyordum. "Yazık günahtır lan!  Ayfon atılır mı öyle? "

"Bilemem şimdi. ~ Enişte arıyordu da ışık hızıyla cevaplamak istersin diye düşündüm. " diyerek gözlerini kırpıştırdı. Oflayarak ekrana baktım.

Ejder Masalı |Texting-NaLu| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin